visali aşkınla harabe gönüley boyu servi yanakları dolunayı andıran sevgili senin zülfün güneşi içinde gizlemiştir dudakların ölüye hayat bahşeder güzellik bahçende asla hazan olmaz cennet için yok olmak hayaldir indir peçeyi yüzünden güneş nasıl sönüyor âlem şahit olsun kenan’ı aydınlatan yusuf misali zindandan bile ışık saçan yüzünü harabe züleyha’nın gönlüne ve mahzun yakup’un gözüne çevir zühal yıldızı senden utancına kaç perde gerisinden bakar sevgilisine sen coşkun bir deniz başkaları ise su kabarcıkları dilberlik sende diğerleri serap parlaklığı sana kavuşmadan ölürsem yuvasından düşen kuş yavrusu gibi haşarata yem olurum bunu bil hele mezarımı ziyaret etmezsen asıl o zaman öldürürsün beni ulu hükümdarların âdetini umuyorum senden hakiki ayna cilaya muhtaç değildir bu övgü dolu sözlerimi saba yelinin getirdiği toz zerrecikleri kabul ediver ayaklarına yapışırlarda belki visali aşkınla harabe gönül teselli bulur ayaklarının altında… garibi-Salih Yıldız…….01.05.2009 . |