AYRILIRKEN
Vehmeden odur ki...
Güneşi görmeden Görmeden ayı ve yıldızı Susturmadan içimdeki arsızı Ve tevbe ettirmeden kalbimdeki hırsızı Dalıyorum karanlığa Gökkuşağının altından geçmeden Atlı karıncalarda uçmadan Siyah smokin giyip bir kır düğününde Leblebili şeker ve bozuk para saçmadan Geldiğim gibi bir bilinmez karanlıktan Dalıyorum karanlığa... Mahveden odur ki... Bakışlarında sevdamı çözmeden Kapatıyorum gözlerimi Hayata Bazan ela bazan grileşen Sevdikçe çocuklaşan Coştukça masumlaşan Hasretlerde donuklaşan Yollarıma sabitleşen Affetmeyen gözbebeklerinin Derinlerinde kaybolmadan Kapatıyorum gözlerimi Hayata... Zehreden odur ki... İhanetten yıkılarak Tam sırtımdan vurularak Giriyorum tabuta Yalan gülüşüleri Dudak büküşleri Sahte alkışları Sırıtan yaslanışları Dalkavuk bakışları Bertaraf edemeden Giriyorum tabuta... Kahreden odur ki... Sevmeden gidiyorum Şu yalan Dünyadan Doyasıya Kara ve üzüm gözlü bir kızı Kıyıya vurmuş bir yakamozu Yaprağa düşmüş bir çiy tanesini Dudakları yakan bir eski zaman ağıtını Öpmeden gidiyorum Şu yalan Dünyadan... |
gidiyorum
biraz yorgun
biraz kırgın
hemen herkese dargın
gidilecek daha uzak bir yer varsa
söyle oraya gideyim
ve sen beni unut
ölüm gibi sessiz
bitsin bunca yerli yersiz
hüzünbaz düşünceler
gidiyorum
sen istedin ........................ezgim/ce
tebrikler