BARIŞ GÜVERCİNİ
Bir güvercin
Kanadı kırık. Sanki savaştan o da yara almış, Uçmayı bilirken, Uçamaz. Konmayı bilir de, Konamaz. Bir güvercin bu, Yalnız mı yalnız Ürkek mi ürkek bir güvercin bu. Her yanı acıyla örselenmiş, Yalnızlığın üstünü örtememiş. Bir güvercin bu, Gözlerinde yaş Sanırsınız ki; Şu yağmur onun yaşlarından kalıntı, Yalnız yüreğinin tortusu. Gökyüzünde işi kalmamış Yalnızlığıyla başbaşa, Çok ürkek kalmış. Lâkin "Barış!"onun diğer adıymış. Bu güvercinin kanadı kırık Sorsanız kırk yerden kırık Sarsanız tir tir titriyor Yüreği yanık. Böyleyiz işte! Yara almaktan korkup, Yaralarken; Bu ne kin, Bu ne nefret? Bir güvercin Gülümsemekten mahrum kalmış yüzlere bakıp, Yüz çeviriyor. Bir güvercin ki; Savaşların ortasında yaralı bereli yer arıyor. Bir dostluk serüveni ki; Her adımda adı "Yalnızlık!"oluyor Nedir bu telâş derken, Beş dakika sonrası bile "Şiddet!"yağmurlarıyla geçerken, Düşünülmüyor; Bir saat sonrası güneş açacak, Savaşlar bitecek. Yalnızlık serüveni yalnız kaldım diyecek, Düşünülmüyor; Her akşam yakamoz aydınlatır içimizi, Her gece umut takvimine hazırlık başlar, Düşer,düşünceler umuda değin. Bir güvercin, Son nefesini verirken, Barışa sarılıp, Savaşa bitmesini, Gitmesini söyledi. Bit dersek, Dur dersek, Biter mi, Durur mu sahi? Kanadı kırık bir güvercin hikâyesi, Adı Barış Olsun, Barış İçin... Dilara AKSOY |