GÖKTEN KIYAMET DÜŞTÜ ÖMRÜNE
Gökten kıyamet düştü ömrüne,
Bir filiz kadar narindi bedeni, Simsiyah gözleri karanlığı ışık ederdi. Bir gün komşusunun oğlunu sevdi. Gök değişti, yer değişti. Kara yağız delikanlı elinden tutuverdi. Kaçtılar, kendilerince koskocaman şehre… Gökten kıyamet düştü ömrüne, Meclis kuruldu, aile karar verdi. Azrail seçildi; töre, postuna oturuverdi. Şehirdeki amcaoğlundan haber geldi. İki sevgili- habersiz - umutlarına umut ekledi Gökten kıyamet düştü ömrüne Ellerinde simitler , ilişmişlerdi bir banka, Azrail pusuda, Kara bir mermi, kara bir nefretle parmak ucunda Sırtından yedi kalleşliği Nerden geldiğini bile bilemedi. Ah etti, Sevgilinin kucağında son nefesini veriverdi. Gökten kıyamet düştü ömrüne İki el tutup kaldırdılar yerden Simsiyah gözler ağlamaya durmuşken Şaşkınlık döküldü gözlerinden, Alıp attılar, bir arabaya tez elden Bağlayıp ağzını,çırpınırken Gökten kıyamet düştü ömrüne Issızlığın sesini duydu, Araba durdu. İttiler toprağa yuvarlandı , yumuldu. Yalvardı, yakardı töre iyice kudurdu. Simsiyah gözler dikildi, dünyayı son kez yutkundu Göğsüne dayandı, tabancanın buz gibi namlusu, Ak gerdanına kızıl güller saçıldı, Ah edişi tüm sevdalılara ulaştı, O anda toprakta gelincikler açtı. Gökten kıyamet düştü ömrüne Şimdi sarı benizli,ak yemenili kadınlar, Tırnaklarında kara topraklar, Dizlerini vura vura ağlaşırlar, Kaderimiz böyle deyip Töreyi unuturlar. Gökten kıyamet düştü ömrümüze Yüzlercesi sevda uğruna toprağa düştü Kimi bir sandıkta çeyiziyle sonsuz uykuya daldı Kimi azgın nehirlere kurban verildi Üçüncü sayfalarda bir sütuna yazıldı Namus mu kazandı, töre mi,yoksa cehalet mi? Gökten kıyamet düştü ömrümüze Insanlığımız koca bir lekeyle tarihe kazıldı Yürekler yansın, adalet terazisini kursun Bir daha hiç sevgililer ayrılmasın.. |