1 MayısEmekçiler meydanlara Halay davul zurnalarla Düğün kurun o yollara Bir mayısta Kızılay da Devrim için çıktık yola Kenetlendik hep kol kola Tüm dünyaya selam ola Bir mayısta Kızılay da Sığmadık alanlara geldik Başımız dik baş eğmedik Emperyalizme yenilmedik Bir mayısta Kızılay da Taksim meydanı doldu İşçi bayramı dünya da Emekçi yurt sever buydu Bir mayısta Kızılay da Yusuf kızıl güller atar Kan değil kalemin tutar Özünde bir tarih yatar Bir mayısta Kızılay da Yusuf Ter 01.05.2005 Saat 00:00 İsviçre 1 MAYIS NASIL DOĞDU VE NEDEN TÜM DÜNYADA KUTLANIYOR? Avrupa ve Amerika’da 19. yüzyıl boyunca çok kötü çalışma koşulları içinde çalışan işçiler, yaşadıkları koşulları değiştirmek üzere bir çok grev ve direniş gerçekleştirdiler. Amerikan ekonomisinin 1860’lı yıllardan itibaren büyük sorunlar içine girmesiyle işverenler 1874 yılında dört eyalette birden ücretlerin düşürülmesine karar verdiler. İşçiler bu karar karşı direndi. 13 Ocak 1874 günü düzenledikleri kitlesel bir toplantı, polis tarafından bastırıldı. Pek çok işçi yaralandı ve tutuklandı. Kısa bir süre sonra Pensilvanya’da kömür işçileri de harekete geçti. Direniş kanlı bir biçimde kırıldı, 10 işçi lideri asıldı, 14’ü zindanlara atıldı. Bu arada Amerikan işçi sınıfının kanı pahasına sürdürdüğü direniş sürerken işverenlerin baskısı da yoğunlaşıyordu. 1877 yılında bütün baskılara rağmen 8 saatlik işgünü isteyen ve ücretlerinin düşürülmesini protesto eden işçiler eylemlerini doruğa ulaştırdı. Bu eylemlerde demiryolu işçileri 12 ölü verdi. 1877 direnişi de kanlı biçimde sona erdi. Ama işçi sınıfı örgütlenmesini sürdürdü. 1 Mayıs 1886 günü Amerikan işçileri genel greve çıktı. 80 bin işçi sekiz saatlik işgünü için direnişe geçti. 3 Mayıs’ta Şikago’da direnişçi işçilerin üzerine ateş açıldı. Yüzlerce işçi çoluk çocuk demeden vuruldu, bir çoğu hapse atıldı. Olayı protesto eden işçiler, ertesi gün yeniden alanlardaydı. Kalabalık dağılırken bir kışkırtıcının attığı bomba ortalığı karıştırdı. Bunun üzerine polisler gösterilere katılanlara karşı silah kullandı. Olaylar sonunda dört işçi önderi idam edildi. 1888 Aralığında toplanan Amerikan İşçi Federasyonu 8 saatlik işgünü elde edilinceye kadar, her yıl 1 Mayıs’ta kitle gösterileri düzenleme kararı aldı. Aynı aylarda birbirinden habersiz olarak Fransız ve Belçika İşçi Sendikaları Konfederasyonları sekiz saatlik işgünü için mücadele kararı alıyordu. 14-21 Temmuz 1889’da Paris kongresi ile kuruluşu gerçekleştirilen 2. Enternasyonal, 1 Mayıs’ı işçi sınıfının uluslararası birlik ve dayanışma günü ilan etti. 1890 yılından sonra 1 Mayıs’lar bütün ülkelerde uluslararası işçi bayramı olarak kutlanmaya başlandı. Bir çok ülkede 1 Mayıs tatil günü olarak kabul edildi. 1919 yılında Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kuruluş kongresinde 8 saatlik işgünü karara bağlandı. Bugün dünyanın hemen hemen her ülkesinde 1 Mayıs’lar artan bir coşku ve heyecan ile kutlanıyor. Ve yine bugün tüm dünyada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu birkaç ülke dışında, 1 Mayıs yasal olarak ’İşçi Bayramı’dır ve genel tatildir. ÜLKEMİZDE 1 MAYIS KUTLAMALARI Ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlamalarına 1906 yılında yapıldı. 1 Mayıs son yıllara kadar hemen hemen her dönem ’komünistlik’le eş anlamlı görüldü ve çoğunlukla yasaklandı veya olaylı geçti. Osmanlı İmparatorluğu’nda ilk 1 Mayıs, II. Meşrutiyet’in ilanından bir yıl sonra, 1909’da Üsküp’te Bulgar, Sırp ve Türk işçilerin katılımıyla kutlandı. 1910’da 1 Mayıs, Selanik ve başta birkaç Rumeli şehrinde kutlandı. 1911’de ise, Üsküp, Selanik, İstanbul Edirne ve Trakya şehirlerinde kutlandı. Selanik’teki gösteriye 14’ten fazla sendika, Yahudi, Bulgar, Yunanlı ve Türk işçiler katıldı. Yük arabası sürücüleri, mavnacılar, liman ve yükleme-boşaltma işçileri iş bıraktı. 1912 yıllarında 1 Mayıs’ın daha geniş katılımlarla kutlandı. 1920, 1921, 1922 ve 1924 yıllarında İstanbul ve değişik bölgelerimizde de 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. 1 Mayıs 1925 yılındaki kutlamaların ardından, ülkemizdeki sendikalar yoğun bir baskıyla karşı karşıya kaldılar. 1925 yılında çıkarılan bir yasa ile 1 Mayıs Bahar bayramı olarak ilan edildi. İkinci dünya savaşı sonuna kadar ki yıllarda her 1 Mayıs’ta ülkede olaylar olacak gibi bir kaos yaratıldı ve işçiler üzerinde baskılar yoğunlaştırıldı. İkinci dünya savaşından sonra ülkemizde sendikacılık hareketinin yeniden gelişmesi ve özellikle Uluslararası sendikacılık hareketi ile tanışmasıyla birlikte, 1 Mayıs’ın işçi sınıfının birlik ve Uluslararası dayanışma günü olduğu anlaşılmaya başlandı. 1960’lı yıllarda işçi sınıfı çeşitli nedenlerle bölünmüş durumdaydı. 1967 yılında DİSK kuruldu. 1976 yılında DİSK’in öncülüğünde 1 Mayıs İstanbul Taksim meydanında yüzbinlerin katılımı ile kutlandı. Bu kutlamadan, İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma bilincinin ulaştığı boyutlardan rahatsız olan sermaye çevreleri 1 Mayıs 1977 yılı 1 Mayısında artık ’1 Mayıs Alanı’ olarak anılmaya başlayan Taksim Meydanın’da, yüzbinlerce işçinin katıldığı kutlamayı kana buladılar. İşçi sınıfı düşmanlarının saldırıları sonunda 37 şehit verildi. Bu katliama karşı işçi sınıfımız 1978 1 Mayıs’ın da yine 1 Mayıs Alanındaydı. Daha sonra, sıkıyönetim ve ağır baskılar altında 1 Mayıs çeşitli illerde yığınsal olarak kutlandı. 12 Eylül öncesi son 1 Mayıs kutlaması Mersin’deydi. 12 Eylül sonrası tüm yasak ve engellemelere rağmen 1 Mayıs değişik illerde değişik etkinliklerle kutlandı. 1992 yılında ise TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, DİSK 1 Mayıs’ı alanlarda birlikte coşkuyla kutlandı. 1 Mayıs’ın ’Komünist bayramı’ olduğunun ileri sürenler, ya gerçekleri bilmemektedir ya da patronların yani sermayenin bizi bölme çabalarına bilinçsiz yada bilinçli olarak alet olmaktadırlar. Çünkü 1 MAYIS Türkiye’nin ve dünya işçi sınıfının birlik ve uluslararası dayanışma günüdür. Sözümüzü Yılmaz Güney’den yapacağımız bir alıntıyla bitirelim. ’1 Mayıs, işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günüdür. 1 Mayıs, her türden dar burjuva milliyetçiliğine, oportünizme ve reformizme karşı proletarya hareketinin en anlamlı enternasyonal bayramıdır. 1 Mayıs, onu devrimci içeriğine uygun bir şekilde kutlamak için, ellerinde kızıl bayrakları ve gökleri inleten enternasyonal marşlarıyla işçilerin ücretli kölelik sistemi olan kapitalizme karşı mücadele kararlılıklarını ve yeni bir topluma duydukları özlemi haykırdıkları bir mücadele günü olmalıdır! … 1 Mayıs, bu ölüm-dirim kavgasını zaferle sonuçlandırmak… egemen sömürücü burjuvaziyi alaşağı etmek… ücretli kölelik zincirlerini parçalamak…insanın insan tarafından sömürülmesine, işkence ve zulüm altında inletilmesine son vermek…sınıf ayrıcalıklarını ve bizzat sınıfların kendilerini ortadan kaldırmak ve ’HERKESTEN YETENEĞİNE GÖRE, HERKESE İHTİYACI KADAR’ şiarının gerçekleşeceği komünist toplumu kurmak uğruna mücadeleyi hızlandırmak için bir çağrıdır. Aynı zamanda 1 Mayıs, devrimci mücadelenin dayattığı güncel görevlerimizi daha da bilinçli olarak kavramamız, onlara derinden sarılmamız, kendi hata ve zaaflarımızla hesaplaşmamız için bir çağrıdır. Bugün, gerek ulusal ve gerekse uluslararası planda Marksist-Leninistlerin en önemli görevleri, burjuva düşüncesinin ve onun işçi sınıfı içindeki uzantısından başka bir şey olmayan oportünizmin her türüyle mücadele etmek, işçi sınıfının bilimsel sosyalizmin öğretileriyle donanmasını sağlamak, Marksizm-Leninizmin granit gibi sağlam ilkeleri üzerinde yükselen gerçek sınıf partilerini, proletarya devrimine önderlik edebilecek güçlü komünist partileri bütün yönleriyle inşa etmek, krizin etkisiyle daha büyük sayıda kavga alanlarına atılan sömürülen kitlelerin mücadelelerini, emperyalizme, artan emperyalist savaş tehlikesine ve bizzat kapitalist düzenin kendisine karşı yöneltmektir.’ (1 Mayıs 1984’de MAYIS imzasıyla yayınlanan bildiriden - Siyasi Yazılar Sf. 185) (*) Bu yazı daha önce Güney dergisinin yurtdışında çıkan bir sayısında yayınlanmıştı. -------------- Yaşasın 1 Mayıs! Kartal’dan bir Marksist Tutum okuru 26 Nisan 2004 Sanayi devrimi ile birlikte üretimde makine ve işçi kullanımı arttı. Kapitalist devrimlerle birlikte üretimde asıl rol işçi sınıfının oldu. Bu yıllarda işçi sınıfı ekonomik, sosyal ve siyasal haklardan mahrum durumdaydı. Günde 14-16 saat çalışıyor ve ancak karnını doyurmaya yetecek kadar bir ücret alıyordu. Seçme ve seçilme hakkından yoksundu. Sendikal birlikler kurmaları yasaklanıyor, gösteri ve eylemlerine izin verilmiyordu. Haftalık ve yıllık izinleri, hastalık ve kaza sigortaları vb. hiçbir hakları yoktu. Kısacası hiçbir insani haktan yararlanamıyorlardı. Zamanla işçi sınıfı yaşadıklarından öğrendi, öğrendiklerinden dersler çıkardı. Kapitalizmi tanıdı. Makinaları kırmaktan vazgeçip, sendikalar kurmaya başladı. Kadını ve erkeğiyle birlikte, tek bir sınıf gibi davranmaya başladı. İşçiler birlikte davranmaya başlayınca kendilerine olan güvenleri arttı, güçleri arttı. Ekonomik ve siyasi durumlarını iyileştirmek için burjuvaziye karşı mücadele etmeye başladılar. 1 Mayıs ne zaman ortaya çıktı? İlk 1 Mayıs düşüncesi 1856 yılında Avustralyalı işçilerden ortaya çıktı. Avustralyalı işçiler 8 saatlik işgünü için toplantılar, eğlenceler ve gösteriler düzenlediler. 1866 yılında Uluslararası İşçi Birliği (I. Enternasyonal) dünya işçilerine 8 saatlik işgünü için mücadele çağrısı yaptı. 1886 yılının 1 Mayısında Amerikanın her yerinde işçiler grevler, mitingler ve eylemler düzenlediler. 8 saatlik işgünü talebinde bulundular. Chicago’da 200 bin işçi iş bıraktı. 8 saatlik işgünü için birleştiler. Burjuvazi gösteriyi bomba atarak sabote etmeye çalıştı. Ardından 4 işçi önderini idam etti. Binlerce işçiyi işten attı, yüzlercesini kara listelere aldı. Uluslararası İşçi Kongresi (II. Enternasyonal) 1889 yılında Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs’ı işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan etti. 1 Mayıs’ın önemi nedir? 1 Mayıs göstermiştir ki, dünyada iki ana sınıf vardır. İşçiler ve kapitalistler. Kapitalist sınıf dünyanın her ülkesinde işçi sınıfının emek gücünü sömürerek zenginleşmektedir. İşçi sınıfı her ülkede karın tokluğuna, uzun saatler kapitalistler için çalışmaktadır. Kapitalist sınıfın bütün tarihi işçi sınıfının sömürüsü üzerine inşa edilmiştir. 1 Mayıs göstermiştir ki, işçiler birleşmeden, örgütlenmeden, bilinçlenmeden hiçbir hak elde edemezler. İşçiler kapitalizmi tanımadan, tarihte yaşadıklarını öğrenmeden, yarına hazırlanmadan hiçbir hak elde edemezler. 1 Mayıs göstermiştir ki, küresel sömürü düzeni olan kapitalizmi yok edecek tek sınıf, dünya işçi sınıfıdır. İşçi sınıfının kapitalizmi yıkmak için en önemli silahı ise diyalektik ve tarihsel materyalizmle, yani Marksizmle donanmış enternasyonalist komünist partisidir. 1 Mayıs niçin engelleniyor? 1 Mayıs dünyanın birçok ülkesinde resmi tatil günü. Türkiye’de ise normal çalışma günü. Bu ülkede 1 Mayıs’ın ancak şehir merkezlerinden, insanlardan uzak yerlerde kutlanılmasına izin veriliyor. O gün işe gitmeyen işçiler işten atılıyor. 1 Mayıs’ın tüm içi boşaltılarak bahar bayramına dönüştürülmesi için burjuvazi elinden gele çabayı gösteriyor. 1 Mayıs haftası televizyonlar sürekli “aman katılmayın” diye öğütlerde bulunuyorlar, ilgisiz çatışma görüntüleri yayınlıyorlar. Yine 1 Mayıs öncesinde meydanlarda, derneklerde, kitle örgütlerinde polis terörü estiriliyor. Tüm bunlar niçin? Çünkü burjuvazi işçi sınıfından korkuyor. Burjuvazi biliyor ki birleşen işçileri hiçbir güç durduramaz. O nedenle elinden gelen her araca başvurarak kadın, erkek tüm işçilerin 1 Mayıs’a katılmasını engellemeye çalışıyor. 1 Mayıs’ta taleplerimiz ne olmalı? İlk 1 Mayıs’ta işçilerin talebi 8 saatlik işgünü idi. Ancak bugün dünya işçilerinin ortak talepleri bunun çok ötesine geçmiş durumda. İhtiyacını duyduğumuz şey, ortak taleplerimiz için, sınıfsız, sömürüsüz, sosyalist bir dünya için mücadele edeceğimiz uluslararası devrimci önderliktir. Küresel Krizlerin Faturasını Patronlara Ödetelim! Emperyalist Savaşlara Karşı Sınıf Savaşını Yükseltelim! Kapitalist Sömürüye Karşı Sosyalist Mücadele Bayrağını Yükseltelim! Özgürlük İşçiler Savaşırsa Gelecek! Tensikatlara Karşı Birleşelim, Örgütlenelim! Bütün İşsizlere İş, İşgünü Kısaltılsın! Parasız Eğitim, Sağlık, Konut ve Ulaşım! Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey! Sendikana Üye Ol, Sahip Çık, Denetle! Sendikal, Siyasal Tüm Yasakların Derhal Kaldırılması İçin Mücadeleye! Ulusal ayrıcalıklara ve tek bir resmi dil uygulamasına son! Özgürlük İşçilerle Gelecek! Kapitalistlerin Birlikleri Değil, İşçilerin Sosyalist Birliği! |