YORGUN
Küçük puntolu ince fısıltılar
Duvarlara asılırlar hep çakılırlar Bilinmez bakıcılar son alıcılar Koca koca duran yüreklerimiz Bir taşı sökemez Arnavut denen kaldırımda Yürür, yürür Taksim’den Tünel’e çaresiz Garip sonlar, şaşkın bitişler yanımdan geçer Sessiz, çaresiz, omuz vurur özürsüz Arnavutların arasında kaybolurum sonra ben Dolu gözler, bitkin hayatlar, kalpsiz ben Oturur Tünel’in duvarları yorgun yorgun Almazlar bir türlü, bende yorgun Anason başakları, asmalar salkım, onlarda yorgun |
Oturur Tünel’in duvarları yorgun yorgun
Almazlar bir türlü, bende yorgun
Anason başakları, asmalar salkım, onlarda yorgun
Yorgun olmayan ne kaldı ki şu hayatta?
Yormamalı beynimizi, yenilenmeli her solgun bakışımız, tazelenmeli inadına..
Tebriklerim yüreğinize, saygılarımla..