bana kendinden bahsett
daha dün doğmuş gibisin gözümde
çünkü ilk dün gece gördüm seni elinde şarap şişesi titrek parmaklarında bir izmarit yanarken avuçlarında toz pembe patikler sıkılıydı... ilklerde bir dilenci sandım seni yaklaştıkça farkettim o güçlü bedenini efkar nasılda yaşlandırmıştı seni... ve ışık yüzüne vurmaya başladıkça tanıdım yüzündeki her bir derin çizgi anımsatıyordu bana tanıdıklardan birinindi bu yüz.. kuytu köşe bi yere oturmuşsun öylece sessiz sessiz boğuşuyordun çığlıklarınla korkutuyordun beni yaklaşamıyordum ama tanıyordum sanki seni evet işte sabah!!! gene aynı yere koştum merakla dün gece sormadığım sormaya çekindiğim bir sorunun vicdanımı rahatlatacak cevaplarını almak için koştum sana soramadım şimdi her yer aydınlık gün ayaz... ve etraf kalabalık.. korkacak bişiy yoktu artık.. ama yaklaşamadım sana... gazetelerin altından bir tek elin kalmış dışarda bembeyaz üşümüşsün sanki e geeceeler soğuk olur bizim buralarda avucundaki patikler geldi aklıma ve baktım dikkatlice vicdanım rahat değil hadi kalk.. ve artık hiç bir zamanda rahatlayamayacağını öğrendim kanlıydı patikler.. öğrendim ki bu düngece ki karanlığa gömülmek istemişsin ve artık sen hep karanlıksın... anlatanlardan öğrendim.. eski bir tanıdık çıktın, eski bir dost gözleri ıslaktı hala diyorlar keşke diyorum şimdi sadece keşkee... neden o gece tüm korkularımdan sıyrılıpta sormadım sanki... hadi.. hadi kalkta... bana kendinden bahset! eski dostlarımız olmasın hiç bi zaman daha doğrusu bu günkü dostlarımızı eskiciye satmayalım... |
sevgilerimle...