Kırık Aynada Hayal
Pencere önleri,
Duvar dipleri... Kırmızı karanfiller, Demir sürgülü kapılar. Ebu Süfyan’ın karısı Hind’in zilleri Ebrehe’nin filleri. Nerden bilsin yenik düştüğü ebabilleri. Yanar servilerin serin gölgelikleri. Akrepler, çıyanlar; Bozar ağız tadını ölülerin. Bir kekrelik duyarlar damaklarında. Şimdi sırası mıydı gitmenin. Sofrayı yeni kurmuştuk mükellef... Duvarda asılıydı zaman. Nereden kaydı bu yıldız, Bunca nimetin tadını alamadan. Sandığımız kilitli kaldı. Düşlerimiz bitti uyanmadan. Ankara,01.04.2007 |