Ma`raz-ı AcâibDoğru, Doğrunun yalan olduğunu anlamak kadar sıcak bir doğru Yakıyor içerlerimi bu kutsal keder… Sonu görünmeyen lâin bir yol bu Sahibi mirasın özünden bi-haber! İnsafkâr bir rüzgâr eser mısralarımda Müstehcen bir anlamı bıçaklarken ben Şûhane bir kadın sirayet ediyor yavaşça Damarlarıma Naif bir mebun sırıtıyor köşe başında Yüce efkâr-ı amme kirletilirken Elemime havariler gerek Bu yük tek yüreğin harcı değildir Anlamsızlık sucuna hüküm giymişim Bu dağ, tepe, toprak, yollar kimindir? Sen, Kıvılcım ruhlu Pandorra! Evet, sen! Istırap ve fenalığınla geldin bize. Öldürdüğün kartal iner her gece düşüme Ey yüce mucit Promete! Kurnaz Sisyphosum yüküm büyükçe Didik didik oldu ciğerim Ateşin nerde? Köhne bir deniz gönderir Bad-ı sabamı En yeni karanlıklarını giyer gece Ben necis bir ölümü soyunurken Yanmış boşluğa Sen böyle biliyorsun geceyi Gece farklı istiyor kendini Seyreyle nâr -ı ab-gâhın şavkını Cüzzamlı tinler şehrindeki Irzını geceye veren kadının Bulamadan genc –i ömründeki dengini Ölüm kaldı bu şehirde masum ve temiz. Mundarlar şehrinde bir asil ölüm. Bir de küçük bir kız kimsesiz Bir manzara var burada Bir maraz-ı acâib vaha Kasıtsız yazmadım meramımı Beyhude sual etme daha Sahibine Dipnot: Sevgili nihan-name dostuma transkribe jesti icin ayriyeten tesekkürlerimi sunarim... |
Bitmesin bu büyü, hiç bozulmasın...
Kutlama sözcüklerim yetim kalır bu dizeler yanında, sevgili hocam bu kadarını kabul buyurasın.. :)