2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1485
Okunma
Yer, İstanbul Taksim:
vakit gece yarısı,
ıslatan bir yağmur var havada
Işıklar bile sırılsıklam anlayacağınız.
insanlar,ki onlar insan sayılmazlar gecenin o vakti,
Yaldızlanırken deri ceketlerinde ışık hüzmeleri,
Onlar bir o yana ,bir bu yana salanırlar.
O an zaman ne zaman,hayat ne yaman
farkında olmadıkları gibi,
yağmurun da farkında değillerdir.
parıl parıldır gözleri-deli gözleri-
sersemlik akar eteklerine kadar.
bense perişan,daha bir sarhoş
bir köşe başına büzülmüşüm.
evin saçağı koruyor beni yağmurdan,
Yemin billah şimdiye dek içki geçmedi kursağımdan.
tiner de değil,beyaz da değil
ama sarhoşum,ama berduşum.
korku da yok değil hani,
ben bu muhitin insanı değilim.
İnsan kesiyorlarmış buralarda bu vakit,
nah!kolumun boyundaymış hançerleri.
Aman! talebe yurdunda sıcacık yatağım dururken
benim buralarda işim ne!
diyor demesine de aklım,
gönlüm isyan ediyor.
Kokusunu alıyormuş cananın
buralarda bir yerdeymiş kendisi
-bundan tam 7 sene evvelki sevgilisi-
dünyanın en nadide parfümü olsaydı,
unutulurdu bugüne değin,
o ne sevgili ki o günden bugüne
hala yüreğimi titretiversin.
Ah beril!o örülü saçlarına kurban
üzerinden seneler geçti amma
hala sen benimlesin
hala beynimdesin
içmeden sarhoş ettin hasretinle,
görmeden hasta ettin kederinle
peşine düştüm bir geceki hayalinle
bildiğim sendeki sen misin hala,
Söyle nerdesin!!!