BERİL
Yer, İstanbul Taksim:
vakit gece yarısı, ıslatan bir yağmur var havada Işıklar bile sırılsıklam anlayacağınız. insanlar,ki onlar insan sayılmazlar gecenin o vakti, Yaldızlanırken deri ceketlerinde ışık hüzmeleri, Onlar bir o yana ,bir bu yana salanırlar. O an zaman ne zaman,hayat ne yaman farkında olmadıkları gibi, yağmurun da farkında değillerdir. parıl parıldır gözleri-deli gözleri- sersemlik akar eteklerine kadar. bense perişan,daha bir sarhoş bir köşe başına büzülmüşüm. evin saçağı koruyor beni yağmurdan, Yemin billah şimdiye dek içki geçmedi kursağımdan. tiner de değil,beyaz da değil ama sarhoşum,ama berduşum. korku da yok değil hani, ben bu muhitin insanı değilim. İnsan kesiyorlarmış buralarda bu vakit, nah!kolumun boyundaymış hançerleri. Aman! talebe yurdunda sıcacık yatağım dururken benim buralarda işim ne! diyor demesine de aklım, gönlüm isyan ediyor. Kokusunu alıyormuş cananın buralarda bir yerdeymiş kendisi -bundan tam 7 sene evvelki sevgilisi- dünyanın en nadide parfümü olsaydı, unutulurdu bugüne değin, o ne sevgili ki o günden bugüne hala yüreğimi titretiversin. Ah beril!o örülü saçlarına kurban üzerinden seneler geçti amma hala sen benimlesin hala beynimdesin içmeden sarhoş ettin hasretinle, görmeden hasta ettin kederinle peşine düştüm bir geceki hayalinle bildiğim sendeki sen misin hala, Söyle nerdesin!!! |