ÇANAKKALE GEÇİLMEZ
Göz dikmişti düşmanlar masum Anadolu’ya,
Gemi, asker ne varsa yığmış Gelibolu’ya. Gerçekleştirmek için her türlü emelini, Yavaş yavaş sallıyor, vatanın temelini. Bomba üstüne bomba, yanıyor Gelibolu, Düşmanı sindirmenin elbet vardır bir yolu... Gayrı dayanmaz vicdan böyle eşsiz zulüme, Kalkan olmuş Mehmet’im, meydan okur ölüme. Vatan, millet sevgisi büyüyor yüreklerde, Melekler şehitleri taşıyordu göklerde. Kanlarıyla sulanmış bu vatan toprakları, Daha filizlenmeden yanmış tomurcukları. Ardında bırakarak nice çocuklar yetim, En yüksek mertebeye ulaşıyor Mehmet’im. Tarihin yazıldığı sayfadır Çanakkale! Gönüllere kazınmış destandır Çanakkale! Bu vatanın verilmez asla toprağı, taşı... Son sözü söyleyecek, yiğit Seyit Onbaşı. Bir hamlede sırtlıyor vatanın kaderini, Bu tarih sayfasında hazırlıyor yerini. İmanlı göğüslerin olmaz candan korkusu, Çökmüş, tarumar olmuş keferenin ordusu. Bugün deniz bir başka, dağlar secdeye durur, Hala tekbir sesleri ötelerden duyulur. Kabriniz nurla dolsun kahraman şehitlerim, Ruhlarınız şad olsun şanlı mücahitlerim. Müsterih ol ecdadım! Bekçisiyiz vatanın, Bu toprakta hakkı yok, vatanını satanın. Fedailer, yiğitler savaşmadan seçilmez, Dinleyin ey gafiller, Çanakkale geçilmez! Batılın kovulduğu cennettir Çanakkale! Hakk’a karşı duyulan minnettir Çanakkale! |
Gelibolu Yarımadası’na baktınız mı? Bu yarımadaya gönül gözü açık olarak bakanlar, kanını toprağa katan yiğitleri, bu kahramanların ümitlerini, ülkülerini, saygılarını, hasretlerini mutlak görecektir. Çanakkale Savaşları burada olurken ihtiyar tarih, bir milletin en soylu ve en asil direnişine şahit olmaktaydı. Soylu direniş, asil bir dirilişe çağırıyordu. Onlar direndiler, biz dirilemedik. Onlar “Ölsek de dirileceğiz” dediler. Biz ise “ Ölürüz de dirilmeyiz” diye direniyoruz. Utanıyorum…
Gelibolu Yarımadası’nı gördünüz mü? O toprağın zihni olsaydı eğer ve eğer o toprağın gönlü olsaydı; üstündeki ağaçlar ve otlar yeşil değil kan rengi biterdi; çünkü orada dökülen kanı yarımadanın yüz ölçümüne taksim edersek, metrekareye beş litre kan döküldüğünü göreceğiz. İşte dökülen bu kanın bir anlamı olmalıdır.
Bu dökülen kan, kendinden sonraki nesle uygun görülen değerin, bir anlamın ifadesidir. İki yüz elli üç bin insan, toprağı vatanlaştıran ve vatanı bayraklaştıran sayıdır. Bu dökülen kan, esaret illetine hürriyet kıymetinin cevabıdır. Düşmandan gelen sağanak sağanak vahşete karşı göklere açılan avuç, galeyana gelen iman ve cesarettir. O Gün Gelibolu Yarımadası insanlık adına, medeniyet adına öyle mahcup oldu ki yüzü deniz kıyılarına kadar kızarmıştı. O günden sonra Gelibolu’yu gezenler, toprağın kan terlediğine şahit oldular.
Gelibolu Yarımadası’nı gezdiniz mi? Eğer Gelibolu’yu gezerseniz; zalim ile mazlumun, iman ile küfrün, cesaret ile korkaklığın mana ile manasızlığın, imkan ile imkansızlığın, vahşet ile asaletin dişe diş mücadelesini ve savaşını duymuş gibi olursunuz. O toprakların bugün de mübârek şehit kanı koktuğunu algılar da orada açan çiçeklerin neden hepsinin kırmızı açmadığına hayıflanırsınız.
Orada rüzgârların edebinden esmediğine şahit olur da ağaçların adeta dizlerini dövdüğünü hayretle izlersiniz. Göğsünüz kabararak izlediğiniz cenk meydanından, dizlerinizin bağı çözülmüş, utanarak başınız önünüzde ayrılırsınız. Merhum Akif’i bir daha yeniden anlar, orada yatanlara makber gerekmediğini, ol Nebi’nin nurlu avuçlarında haşiri beklediklerini bir daha görürsünüz…
Gelibolu Yarımadası’nı dinlediniz mi? Eğer dinleseydiniz; en güzel marşların kurşun sesleri, süngü sesleri ile söylendiğini duyardınız. En güzel ilâhilerin şehit şahadeti bestelendiğini işitirdiniz. En güzel, en buruk ve en hisli türkülerin ve yanık manilerin, anaların, nişanlıların, hastaların öksüzlerin, yetimlerin ağıt sesleri ile söylendiğini anlardınız. “Ölmeden mezar koydular beni “ mısralarını söyleyerek ruhunu Allah’a ulaştıran korkusuz yiğitlerin, isimsiz kahramanların feryâdından kahrolur da yaşadığınıza pişman olurdunuz. Hisleriniz paranparça, hayalleriniz bölünmüş olarak bu dünyada bakacak yer bulamamanın harap olmuşluğu içinde, aklınızda bin türlü soru, ruhunuzda bin türlü hüzün ile terk edersiniz Gelibolu’yu.
Gelibolu Yarımadası’nı gezdim, gördüm, o topraklara bütün içtenliğim ve hayranlık hisleriyle baktım, ölüden daha diri yaşayan şehitlere baktım, o bölgenin nabzını dinledim. Neden bayraksız olmadığımızı anladım. Neden bayrağımızın olması gerektiğini olanca gerçekliği ile idrak ettim. Neden ceddimin kanı ve canı pahasına düşmanlara ve her türlü olumsuzluklara direndiklerini bir daha hiç aklımdan çıkarmamak üzere zihnime kayıtladım. Niçin dirilemediğimize hayıflandım.