Şiirim avuntu.
Yoruldum
Çok yoruldum Balkonu çökük evde Mecalsiz duvarların resmimi çizdiği yerde Ben kalem, sen şair Çok şiir okuduk birbirimize. Dokunurdu dudaklarımız mısralara Aşkı aşılamıştık dizelerimize Dokunurdu gül yanaklar intizara Kazımıştık kelimeleri beynimize. Kalem arsızlaştı beynimde Çöküyor kubbe, Dinledikçe çok şey yazılıyor gül pembe Arka sokaklar, arka bahçe Mezara acılan kapının dili koparılmış Hayaletler dolaşır gün gün inince Gittiğim her yerde. Yoruldum..dudaklarım ıskarta Sigaram istiyor sanki uzun bir mola Pencerem, öyle gülüp durma Dışarıdaki temmuz sıcağına sığıntı kavak yaprakları Resmini çizen dere. Ben ilkbaharı çok yaşadım Kırlangıçların leyleklerin sevince sustuğu anda Şimdi dinliyorum başımı Kalmamış geride telaştan başka Kırık dökük kırıntılardan başka. Her şeye rağmen susturamadım aşkımı Deli tayın coştuğu yerde Ellerim pençe, dudaklarım testere Her şeye rağman duduramadım taşkını. Kavram kargaşasından tutunduğum umut Sustuğum anların, düşünmeye değer yanı Mutluluğun aynasında sevinç çığlıkları Şimdi hatırat ormanında, bir kadını hatırlattı. hiç sevmemiştim oysa.. çok sevmişim Ben sevdim diyememişim Gurur bedeli ödenen, en korkunç yaratıktı Gök avucumda,geçmiş sineme çektiğim yağmur Toprak yakınımda, şiirim avuntu...yagmur Kaybedilen yılları savurdum şiirlere Daha yakınım... mezar denilen yere Tüm ışıklar birer birer sönünce Boyun eğdirildik kadere. |