Hiçbir şey kaldı
kanatları yanan melekler sımsıkı tuttu gülün ellerinden
yerden göğe beyaz bir gül yükseldi dün gece kopardılar, dallarını kanattılar, bütün güller yakıldı çiçekçilerde toprak altında yılanlar yürüdü, dudaklar soğudu, kan düştü yastıklara otobüslerin, uçakların, vapurların ve trenlerin koltuklarına yalnızlıklar oturdu mapusane duvarlarına ağıtlar asıldı ve ince belli çay bardakları yere düştü kırıldı oysa o vazomuzun ışıldayan gülüydü uyumadan önce onu öperdik, bizi tadı kalbimizde kalan güzel rüyalara gönderirdi bilirdik elleri vardı onun merhamet kokan elleri betona dokunsa beton yarılır karanfiller açardı, biz hep onun ellerine hayrandık insanları boğan o yaz günlerinde gölgesinde soluklanır, kış kapıya dayanınca sesiyle ısınırdık kuşların korkudan zehirlendiği bir gün hayatımız kan kaybederken gittin sen ışıkları yanan yoksul evlerin şerefle kurulmuş sofrasında yarım bir ekmek gibi bıraktın bizi sürahideki su gibi boynumuzu büktün nasıl ısınır? nerede soluklanırız şimdi? kim örter geceleri açılan üstümüzü? biliyor musun? gözyaşıyla sulandı pencere saksıları, evde kokun odaları gezip seni aradı sen gittin geride hiçbir şey kaldı... Atakan GÜLGAR |
İlginize teşekkür eder saygılar sunarım...