ceviz sanduka!!!
ceviz sanduka!!!
bir günde açıp yok olan çiçekleri düşündüm! sonra kan kokusu sarmış bedenlerin zavallılıklarını! illede yaşamı düşündüm sessiz ve mağrur hayatımı. sonra değirmenler geldi aklıma! yaşam tohumlarını öğüttükleri hayatlarını düşündüm değirmenlerin. çıkarcılığımı düşündüm bir an! değirmenleri sevdiğimi fark ettim! neden? yaşamı yok ettikleri içinmi? yeniden kurmak için yaşamı beni besledikleri içinmi? yıldırımlar coşsun! bulutlar isyandan kararsın! nehirler çılgınca yataklarını dövsün! yer titresin! yer yüzünün bir günah köşesindeki ben, riyakarlığımdan küçülüp kendi içime saklanayım korkularımdan. seni düşünüp her gün öleyim. gözlerini hapsetmişim yüreğini zincirlemiş, dudakların bala çalmış nefesin çelik. yatağımda kısrak hayatımda şiir olmuşsun, ben acılarımdan bir hikaye peşindeyim. demekki acının ta kendisiyim ben. göz bebeklerimdeki hayalleri boğmuşum, üç ayaklı bir çilingir masasında örseliyerek geçmişimi. denizin gecelerini sevgili edinerek, rüzgarın getirdiği soğuklara sarılıp sevgili diye, geçmişime ağlamışım. sana ağlamışım! bir günde açıp yok olan çiçekleri düşündüm! sevinçlerini hasretlerini, güneşi geceyi nasıl yaşayıp mutlu olup öldüklerini! sonra bana verilen binlerce günlük yaşamı! nasıl acıya çevirdiğimi düşündüm birde. ooof of gidilen mekanlar cennet olmasaydı dönerdin be sevgili. cenneti eş edinmeseydin gelirdin be sevgili. sancılarıma pansuman için düşlerime girerdin be sevgili! değmede hançer kınında kalsın. bırak yaşamımı tutuklu edeyim nefretlerime yaşamımı zehirler alsın. geceleri tenimde yangınlar çıksın. bırak terket beni artık, dünüme bu günümü sattım ben. acıma bana! nefretine ihtiyacım var. körlüğüme aldırma yüreğimdeki sancıyada! ceviz bir sandukanın içerisine girecek bu bedeni lanetle! üzerindeki yeşil örtü, senin kırlarından gelsin. bir günde açıp yokalan çiçeklerin ülkesinden. ruhumu sorma! o çoktaan çürüyüp gitti. bedenimden çok önceleri beni terketmişti. beyaz kağıtlar üzerindeki siyah düşmanlıklar gibi. yazılar şiirler hepsi birer şeytana dönüştükleri günden beri... oğuz gölçik. |