Adını SırılsıklamI Boğazda Uçargiller bir cümbüşte Katıp aralarına masmavi bir balonu Sürtünüyorlar oksijenine en keskin soğuğun Dağ/tepe aşıyorlar, gri bulutlar kanatlarında Amfilerde ses veriyor tarih, eski müziklerden Bahçede güller açıyor, yürek kıskandıracak denli Duygulu ve uysal denize bakıp, esnemek ne mutlu Dalgalı ve fırtınalı geçmişi haşlamak Yokluk tavalarında En karışık yılları yıkamak Kent engizisyonlarında. II Pembe bir apartmanın önünden Uzanıyor ruhum tanımadık bahçelere Yelpaze gibi açıp, hücrelerini beynimin Yırtıyorum, zaman aşımına uğramış mektupları Havasını yırtıyorum boğaz sırtlarında havalıların Bilinmeyene kucak açmak ne güzel! Çam ormanlarına, Meşe palamuduna Ahşap evli sokaklarına, geçmiş yaşayan İstanbul’un! III Antik, canlı ve buruşmamış yanlarıyla Gelmişsek İstanbul’un en bakir tarafına Ve bostanında bereket kollamak varken En tatlı yemişlerini tatmak varken Kuzguncuk’un Niye düşünmek hüzünle, neyi düşünmek? Bu ne karamsar tutum... IV Odalarında o tatlı huzur evlerinin Ağaçlı bir sokağa açılan pencerelerinden Ne kelebek avlanmalı bahçelerinde Ne abur cuburla mide ifsad etmeli Soğuk buz gibi bir rakıyla Beyaz peyniri içerde birleştirmeli. V Sular topluyor, harcadığı teri tenime Adı kadar aşığıyım, sırılsıklam Neye diye sormayın? Adı her yere yazılı Koylarda, ışıklarda, yosunlarda Tomurcukta, dolapta, damarda Kime diye sormayın? Dil yüklenemez ağırlığını Anlatmak istese de havasını, suyunu Birleşik Uyum Krallığını, huyunu Yine takım halinde çıkın çocuklar sahneye El edin, saçlarınızı bayrak yapın, karşısında Sevgiyle borç ödeyin alana Fırıldak gibi dönün etrafında Ayine dönüşsün hayatınız, ince ip üzerinde Balerin kıvraklığında uçuşun Bildim siz uçargillerdenmişsiniz Yürümekse devenin de harcı, siz uçun Özgürlüklerinizi kuşanın, bıraktıklarınızdan Yürümek kaplumbağa kadar Uçmaksa martı gibi göklerde Ne ilhamlar verir Esrik, uçarı gençlik Haydi uyanın artık Gerçekler havalandı Mermer hayal gücümüz de Haydi uyanın artık Dans yaşamdır günümüz de Dinle: Eski ayinlere denk Hareketlerinin cıvıltısında Bir dansçının solmaz Renkli beden dili var... FOTOĞRAF: SEMİH HAZAR |
Adını Sırılsıklam
I
Boğazda Uçargiller bir cümbüşte
Katıp aralarına masmavi bir balonu
Sürtünüyorlar oksijenine en keskin soğuğun
Dağ/tepe aşıyorlar, gri bulutlar kanatlarında
Amfilerde ses veriyor tarih, eski müziklerden
Bahçede güller açıyor, yürek kıskandıracak denli
Duygulu ve uysal denize bakıp, esnemek ne mutlu
Dalgalı ve fırtınalı geçmişi haşlamak
Yokluk tavalarında
En karışık yılları yıkamak
Kent engizisyonlarında.
II
Pembe bir apartmanın önünden
Uzanıyor ruhum tanımadık bahçelere
Yelpaze gibi açıp, hücrelerini beynimin
Yırtıyorum, zaman aşımına uğramış mektupları
Havasını yırtıyorum boğaz sırtlarında havalıların
Bilinmeyene kucak açmak ne güzel!
Çam ormanlarına, Meşe palamuduna
Ahşap evli sokaklarına, geçmiş yaşayan İstanbul’un!
III
Antik, canlı ve buruşmamış yanlarıyla
Gelmişsek İstanbul’un en bakir tarafına
Ve bostanında bereket kollamak varken
En tatlı yemişlerini tatmak varken Kuzguncuk’un
Niye düşünmek hüzünle, neyi düşünmek?
Bu ne karamsar tutum...
IV
Odalarında o tatlı huzur evlerinin
Ağaçlı bir sokağa açılan pencerelerinden
Ne kelebek avlanmalı bahçelerinde
Ne abur cuburla mide ifsad etmeli
Soğuk buz gibi bir rakıyla
Beyaz peyniri içerde birleştirmeli.
V
Sular topluyor, harcadığı teri tenime
Adı kadar aşığıyım, sırılsıklam
Neye diye sormayın? Adı her yere yazılı
Koylarda, ışıklarda, yosunlarda
Tomurcukta, dolapta, damarda
Kime diye sormayın? Dil yüklenemez ağırlığını
Anlatmak istese de havasını, suyunu
Birleşik Uyum Krallığını, huyunu
Yine takım halinde çıkın çocuklar sahneye
El edin, saçlarınızı bayrak yapın, karşısında
Sevgiyle borç ödeyin alana
Fırıldak gibi dönün etrafında
Ayine dönüşsün hayatınız, ince ip üzerinde
Balerin kıvraklığında uçuşun
Bildim siz uçargillerdenmişsiniz
Yürümekse devenin de harcı, siz uçun
Özgürlüklerinizi kuşanın, bıraktıklarınızdan
Yürümek kaplumbağa kadar
Uçmaksa martı gibi göklerde
Ne ilhamlar verir
Esrik, uçarı gençlik
Haydi uyanın artık
Gerçekler havalandı
Mermer hayal gücümüz de
Haydi uyanın artık
Dans yaşamdır günümüz de
Dinle:
Eski ayinlere denk
Hareketlerinin cıvıltısında
Bir dansçının solmaz
Renkli beden dili var...
SEMİH SEYYİD tarafından 6/2/2007 2:58:27 PM zamanında düzenlenmiştir.