BİR KOLTUK DEĞNEĞİNDE İNADINA YAŞAMAK
(Bazı insanlar vardır ki, yaşarsınız, anlarsınız ama iş anlatmaya geldiğinde kelimelerin ne kadar yetersiz olduğunu anlarsınız. Aslında kelimeler midir yetersiz kalan, yoksa siz anlatıma sığmayacak derecede derin dostluklar mı yaşamışsınızdır; Bu da ayrı bir konu. Benim bir şiire sığdırmaya değil; Bir şiirde biraz anlatmaya çalıştığım bir abimdir Sezai Çetin BUCAK. 1500 şiirde anlatamayacağım abime bir şiirimle bir selamım olsun istedim. Tanımayanlar için : Kendisi Zile PTT müdürlüğünden 2008 yılı malûlen emekli memurdur. Ve en yakın dostu onu 1 yaşından itibaren koltuğunun altında yalnız bırakmamıştır. KOLTUK DEĞNEĞİ...
Abiciğim. Sana yemin ederim seni o koltuğunun altındaki değnekten daha çok seviyorum. Her ne kadar onun gibi sana yakın olamasamda... Benim en sâdık dostum koltuk değneğim anne. Cümle cüssemi ona yıkarak yaşıyorum. Varsın -topal-desinler, sakatlığım bahane; Ben hayatı kendimce sekerek yaşıyorum... Ne kırkayaklar gördüm yürek ayrı, yüz ayrı. Kur’anları tekdüze. Elif ayrı, cüz ayrı. Beni hayatta tutan fikir ayrı, giz ayrı. Nefsimi közlerde ben yakarak yaşıyorum... İnan hayretindeyim bunca yıllık ömürün Aksine uyulmazmış ilk buyrulan emirin Bacağımda saplı şu kırk santimlik demirin Bir yaşamı üstüne dökerek yaşıyorum... Anam. Şahidi sensin. Taş olsa yarılırdı Hangi evlat yuvaya bu denli sarılırdı? Sabır çelik tel olsa taşımaz, kırılırdı; Sükût edip dişimi sıkarak yaşıyorum... Zaman oldu, en yakın dostlarım gülüştüler, Menfaatte özür suç... Zevk ile bölüştüler. Yıllarca memur bendim, hep onlar geliştiler Dost adlı çakallardan bıkarak yaşıyorum... Sen odanda ağlarken sanma ben uyuyorum. Bütün niyazlarını fiilen duyuyorum. Sen tülbenti dolarken ben kefen giyiyorum Yorganı gırtlağıma çekerek yaşıyorum... Koca ömür çileye kıble ettim koynumu, Yirmi yıl öncesiyle bu Sezai aynı mı? Tam kırkbeş yıl boyunca eğilmeyen boynumu Şimdi milyon ikrarla bükerek yaşıyorum... AliERDİNÇ |