KERPİÇ EVLER
Serin bir sabahı,
Yine hüzünle karşılıyorum. Bir kez daha, Düşlerimin tükendiği yerdeyim.. Dolu dolu gözlerimle Uçsuz bucaksız denizlere dalıyorum. Tüm zamanları Düşle gerçek arasında bırakıp, Tortusuz renklerini presliyorum.. Firari bir güvercin gibi ömrüm.. Masum uykularım bile Tutsak edilmeye çalışıldı. Oysa geleceğime dair düşüncelerimde Aklımı kullanmak, Yaşamı sorgulamak, Doğru ile yanlış ayırmak vardı.. Büyüğün küçüğü ezişini Düşünmek istemiyordum. Kurdun,kuzuyu acımasızca yiyişini.. Ağlamaklı sesim,şimdi kısık ve boğuk.. Konuştum, Kilitlendi ağzımdaki doğruluk.. Sustum, Kırıldı zembereği yanlışlığın.. Yüreğine düştüm Zıpkın yemiş,yaralı bir balığın.. Kimseye göstermediler Körpe ellerimin nasırını. Çocukluğumda, Kerpiç evlerin damları bana parktı. Ateş ve barut kokuları O küçücük dünyamı yıktı.. Külüstür bir çaydanlığın Demlenen çayında Gözyaşlarım buharlarla Yağmur oldu gökyüzünde.. Köyümün en yüksek tepesinde Mendil sallarken güzel günlere, Sığmazdı yüreğim, Ne içime,ne de kerpiç evlere.. murat yanç |