benim mektubum
BENİM MEKTUBUM...
bir kaç dakika sonra şu önümde duran beyaz kağıdın sinesine damarlarımda tekdüze dolaşan mürekkeple aşk ve veda mektubum aynı anda yazılacak ve bilesin ki Bu mektubun başı saygılarımla başlayıp sonu selam ile bitmeyecek köşesi de sandığın gibi hasretle yakılmayacak üzerine gözyaşı damlayacak ama zarfın ağzı örtülmeyecek sağ üst köşesine de 25 kuruşluk pullardan yapıştırılmayacak zarfın içine yeni çektirilmiş bir resim konmayacak ve bilki hiçkimse de bu mektubu okumaya tenezzül etmeyecek ptt ye bağlı hiç bir postacı da bu mektup için kapını calmayacak bilmiyorum ama herhalde damar mürekkebi ile yazılan bir mektubun olsa olsa postacısı diyanete bağlı bir imam okuyucusu da muhterem cemaat olur imam sorar cemaate ’er kişiyi nasıl bilirdiniz’diye cemaatte ancak ’aşık bilirdik’ diyebilir e daha ne desinler -aşık bilirdikten gayrı ve tabutun önündeki çerçeveli resim de galiba zarfa sığmaz bu mektubun pulu da ancak yakalarda siyah beyaz bir vesikalık olur pulun damgasıda alnımdan geçen bir toplu iğne arkamdan gözyaşı dökülür ve kara toprakla ancak kabrim örtülür mektubun zarfıda kesinlikle örtülmeden çöpe atıllır ben ölüp sen kalınca zaten hasretin bende cehennem olur korlanır mektubun köşesine de hacet kalmaz unutulur ve bilki bu mektupta ne saygı ne de selam vardır çünkü zaten bu mektup enikonu iki kelime barındırır enikonu iki kelime barındırır....oda! seni seviyorum.... seni seviyorum.... [m.ç] |
ancak
imam ve cemaat bölümünü sevmedim..
daha çok gençsin bu kadar karamsar olma..
emin ol
daha çok güzel günler göreceksin
sende bu zeka varken..
sevgiyle öptüm yüreğinden kardeşim..