VAKİT TAMAMsaate baktım biraz önce şair bütün aşkları öldürecek yetkiyi kendinde buluyor mahkeme tutanaklarına düşmeden kaç gösteriyor kaçı geçiyor hesapsız duvar dibine yaslanmış asfalta oturuyor ağzında şekersiz bir sakız yavşak bir gülümsemenin yüzüne yakıştığını sanıyor dokunduğu hayat kadınlarının teninde kontrolsüz vücut ısısını ayarlayamadığından ötürü elektrik saçıyor sen yoksun nasılsa sen yoksun ya operaya gidiyor altına kaçırdığı caddelerden geçerek zırlıyor ağlak suratlı bir çocuk ben zindansız ve peşrevsiz yakışıklı öpücükler bırakmadım dudağına sol yanı bilinçsiz sağ gözü doğuştan kapalı saat üç’ü gösteriyor halbuki bütün gece oniki bende senin küfürlerine hedef olduğum vakit cepsiz pantolonuna ellerini iliştirmeye çalışan bir cüce geçiyor karşı kaldırımdan yalnız senin sesin ve sigara kokan nefesin damgasını vuruyor buğulu cama bütün bir günün başrol oyuncusu olmadan kaç numaralı adamıyım kaygan teninin vakti geldiğinde sırasını başkasına devredecek ölüm değil midir ki aşk ölüp ölüp dirildiğim o kadın değil midir ki sabah ayinlerinde beni hırpalayan sanırım bu acıyı çok yakıştırdım tenime kaç beden büyük geldiğini düşünmeden saate baktım biraz önce şair rakı şişesinde sulandırılacak az sonra biliyorum LeXuS |
ölüp ölüp dirildiğim o kadın değil midir ki
sabah ayinlerinde beni hırpalayan
sanırım bu acıyı çok yakıştırdım tenime
kaç beden büyük geldiğini düşünmeden''
oysa aşk boz bulanık bir nakış değil miydi yüreğimizin ıssız duvarlarına sinmiş...çok ağlamış...küsmüş kendine...sonra bize...
farz-ı ayn diyerek geçerken tenlerden...aşk içre semâ...semâ içre lütuf...
aşk...bile bile ölmektir kimi dilde...bildim...
Sevgi ve saygılarımla Lexus