Ne vakit hıçkırığa kansam, yadınla avunsam!Gün Geçmiyordu ki Naif halini anmayayım Hasretmiş olduğun ülfetin Şadıyla ağlamayayım, Bu yalnızlığıma kızmamayım İçime dert olan kederi Ummanın suhuletine bırakmayayım, Yıllarsa sır gibi saklayayım Umudun vecdiyle, Ufkumun mecaliyle yeniden başlayayım, Şu derd-i gamımı da unutayım O zarif Parmaklarınla Yazdığın nameler İçinde alıp sürükleyen hareler, Ruhumu mest eden payeler Sanki kalbimi okşuyordu Hiç bırakmak istemiyordum, Mütemadiyen içinde ve o Nefesinin islerinde kalıyordum Sessiz bir şekilde gözlerimden Gelen melalimi bırakıyordum, Fakat sen artık duymuyordun Ram olduğum, Eşiğinde vücut bulduğum an Gönlümü enginliğine kavuşturan zaman, Mefkûreme anlam katan ibretli Furkan Ancak teskin ediyordu, Ruhumu bizarlığından kurtarıyordu, Hicranı ne güzel anlatıyordu İbretin her sahnesi O an önüme seriliyordu, evet, Bilgisizliğim hüznümle karşıma çıkıyordu Neden firkatinin Prangasında yalnızım Fevkalade perişan ve mecalsizim, Adeta bahtının savurduğu Bir dilenci mesabesindeyim Nazar eden gözlerden himmet bekleyen, Kör kuyuyu sessizce Suya gark edenin eşiğindeyim Artık bu vakitten sonra Aciz köşeme çekilirim, kimseye Söz etmeden nefeslenmeyi dilerim Aklıma gelen Ne varsa, Umut kalbimin olacaksa El hak sahibime iltica ederim Hakkın ve hakikatin didarında Ömrü vakfetmeye dua ederim Yâd ettiğim kim varda, Nefesin sahibi Her vakit en yakınımdaysa Söyle nasıl şikayetlenirim Boynumu bükerim, Bahtıma kanaat ederim, Zafiyetlerim içinde Affı mağfireti talep ederim Mustafa Cilasun |