Camilerin beyaz güvercinine şiir
Bereketli bir günde cuma saatinde
Cami kürsüsünde gür bir sesti o Onu görünce eridi gönlümde karlar Kış git başımdan gönlüm bu güneşte Yanmalıyım pişmeliyim nurlu ateşte Gönlüm görmez bir daha ömrümde karlar Mavi uçurtma olun mavi gökler ona şimdi... Güle çevirir gül yüzü dikeni O camilerin beyaz güvercini O pınar oldu susuzluğuma O güneş oldu karanlığıma... Dili bal çeşmesi Ateş üfler sesi Yüce Allah’ın asra hediyesi Eli dili nurlu bir gül insan... O ölü gönle verdi can... Fiğanım gülü solan bülbüllerde bile olmasın Hayat karanlıklarını da tanıttı bana.. Ben gökyüzüyüm yitirmişim maviliğimi Rüzğarı çalınan bir baharda var dert bir de bende Gönlüm güneşe dönsende Yetirmişsin güneşini Zalim ateşindesin kışın Derin kuyusundasın karanlığa akışın... Yakub’un bulutlu gökleri şimdi ışık ışık yusuf gönle uzansın bir el Asrın bahsızıyım soframa nurlu aş koy Ölümleri sevdiriyor gül sesi ölsün diye karanlık Baharda papatya açmaz mı her yer Şu yanan alnıma seccadeler serer Şadırvanların derelerinde büyüt ağaçlarımı Minareler gibi dik durmayı öğret ey nurlu ses... Elim yüzüm kirlenmiş yağarken karanlık Şimdi iliklerimde duyuyorum karanlığı Benim alnım benim gözlerim hep kirli kaldı Çiçek açarken her bahar iğde ağaçları... Gönlümün mekkesinde o güneş şimdi Karanlıklar devrilen peş peşe şimdi İşte gönlümde sevgilerin paşası Şimdi ışık ışık gökleri gönlümün İşte yerleri çiçek çiçek okuyor alnım Mavi gökleri yıldız yıldız okudu İstanbul aydınlığında gezen gönlüm şimdi Gönlüm kelime kelime onu yaz Minare minare onu yaz her seher vaktine Gönül ustası ellerinde ışık Gönlü göklerle barışık Gözlerinde yıldızlar var karanlığıma Susuzluğuma nehir sözleri Köyümün dereleriyle yanyana akan gözleri... O güzel insan,O güzel insan Bahar getiren gölgene ölünür... Rüzğarında savrulayım Ey camilerin beyaz güvercini Yıllar yılı aranılan Dua dua...gölge gölge...iz iz... Gölgelerden başımı kaldıran güneşsin Camilerin beyaz güvercinisin Karanlığa savaşın ne güzel... Barış güvercini yunus dilin... Diller onu hatırlatın şimdi İsmail’in nurlu ayakları Eşeleyince çölü Zemzem fışkırmış ya… Bereketli bakışların Hep olsun asrın çöllerinde. Benlik kalmadı bende Yok olunur sende Gönlüm ilim denizinde şimdi Güller şimdi gönlümde.... Camilerin beyaz güvercini Batmadı güneş Girdim aşk hastanesine Açtım yaramı Ayrılıktan ağlar gözüm Hasret ateş içimde Gönlüm bir sarmaşık Çağrısına aşık güneşin Çiçek çiçek gülücükleri var güneşe şimdi… Camilerin beyaz güvercini Haya deryası Kur’an nurunun pervanesi Minareler kalem kalem ışık İstanbul ışık şimdi Susmuş bende yalanın karanlık dili... Şimdi yıllar yılı koştuğum o ışıklar O yıldızlar... Sofrasında gönlümün... Konuş içimde güneş ışık kelimelerinle Sars bu asrı güneş ışık kelimelerinle Işık sözler aksın sofrasına gönlümün Işık sözler aksın çöllerime Çöller onu hatırlatın şimdi Hangi yol varır aşk şehrine bileyim Yunusların mezarı aşk şehrinde Ellerimde cömertliğin çiçekleri Alnımda secde çiçekleri Camilerin beyaz güvercini Şu gönlüme güneşi getiren Baharı yaşar gönlüm Gül sevgiyle gül oluyor gönlüm... Güller onu hatırlatın şimdi Geldin çölleri aştı mecnunum… Işık vurdu bahçemdeki bülbülün gözüne Sabrın meyvelerini topladım şehrimden Kendime ait bir sokağı yoktu şehrimin… Gönlüm haritadaki bütün ülkelerden büyük Bir mum yakılmadı yıllarca Karanlıklar yumağısın gönlüm yıllar yılı... İşte mavi göklerde uçurtmalar gibiyim... Güneş benim gözlerimde doğdu ve çocukların Güneşlere uyanmamıştım ben hiç Aşk şehrine varmadım yanmadım ben… Bin alevli bir sözle yakışın güzel Gönlüme kelime kelime ışık ışık akışın güzel Eczaneler hep uzaktı Yüzümü güneşlere tutuşun güzel Beyaz kelimeler öğrettin Beyaz kelimeler gönlümün beyaz anahtarları Geldin her gelişin baharlar gibi Aşk şehrinin yağmurları da yağmamıştı gönlümün toprağına... Kucağı gül dolu gelen gönül bahçıvanım… Sonsuz yağın yağmurlar İstanbul’un nisan yağmurları gibi Beklenen kim Neden gelmedi diyordum… Geldin Sözlerinde uyandıran ateş Geldin güneş güneş Gözlerinde sıcak denizler... Baharı çağıran rüzğarlarlarla geldin … Ümit bir çınar ağacı oluyor bende Güneşsizdim yıllar yılı Geldi gül kokulu Yıllar yılı gizli kalmış bir ülke buldum içimde... Güneşlerle geldin ülkeme Elin öpülür ayağına kapanılır ey güneşlerle gelen Karanlık yıkıldı bende Bahçıvan eller sabır meyveleri dikti bahçelerime Sevgi çiçekler ekti toprağıma Mavi uçurtma olurum bulutsuz göklere her bahar... Bu asrı bir bahar kıl bu öksüz gönle Allah’ım Seni tanımazdan önce Yıldızlar ışık vermezdi Yoktu mavi denizler... Nereye gidiyor anlamazdım gördüğüm izler Gönlümü diriltmişti sözlerin Gururdan,kibirden geçtim Kuşlar,uçurtmalar uçmada göklerimde Elin öpülür ayağına kapanılır Ey güneşlerle gelen Söyle adresini adını duymadığım güneşlerin... Gönül ustası senin eline Deynek olsam gezdirsen beni Bana en güzel rutbedir bu Gönlümün ülkesinde bir savaş var Bedir bu Camilerin beyaz güvercini bakma ellerime Ellerime aşılanmamış cömertlik Yüreklere indi mertlik Ellerim sarmaşıklar gibi çiçek açıyor uzuyor o maviliğe Güller ektin bahçelerine her gönlün Ateşler ektin bahçelerine her gönlün Kışıma baharlar getirdin Başlar bende ateşe susuzluk Başlıyor güneşe susuzluk Isıtan güneşlerle geldin Gecenin karanlığı sökülürken Aşkı heceledi gönlüm Çeşmelere koştu kirli ellerim Seccademin güneşlerinde alnım Işıklar saçarken ay sözlerin... Işıklarına ölünür senin Yalnızlığa öfkem hiç bitmesin Allah’ım Karanlığa kavgam hiç bitmesin... Seccadem akıt nehirlerini ışığın Seccademe boşalt denizlerini sevgi.. Toprağım hasret büyüt uçurtmalı göklere… Gül bahçelerim nalan… Gönüllerde en zalim eylül... Güzel insan seni tanıdım Karanlığım zalim geceler yaşatırken Camilerden ay gibi doğdun Nur kesilirdi camiler... Camiler mutluluk çeşmeleri... Elim yüzüm kirli varmıştım camilerin dizlerine Arınmışım yüz sürerek güneşin ışıktan izlerine... Karanlığa isyanım yıldız oldu gözlerinden aldım ışığı Gönlüm şimdi Mevlana aşığı Yunus aşığı Bahar rüzğarlarını estir gönlümün toprağında... Geçtim yalanlardan Şimdi atlarım ufuklara koşuyor Ölüm bile tatlandı sofranda Gönül ustasıdır ellerinin ışığı Gözlerinde yıldızları karanlığımın Bahar getirir sesin, gölgende diriliş... İnandım sensin Hüda’nın üstümüze diktiği güneş Asra tevazu güneşi Asra aşk güneşi … Gecenin karanlığı çökmeden üstümüze ışıklar saçtı ay sözlerin... Gönüllere ışıklı yollar açtı ay sözlerin İnandım sendin camilerin beyaz güvercini Sana soruldu ışığın adresi Nurlu yiğit pınardın büyük susuzluğa Güneşi getirdin diktin karanlıklara... İnandım sendin güneşi Allah yolunun Camilerin en beyaz güvercini... Mataralar dolu ümit Ufukta güneş şimdi Kırlarda sarı çiçekler şimdi Gönlün çorak toprağında fidanlar büyüyor şimdi... İşte aşk alev üflüyor Cüce gönlüm dev şimdi Zincirler eriyor Fidanlar gül veriyor Nehir gibi pak hayat şimdi... Nehirler onu hatırlatın şimdi Asra aşk güneşi olan… Mutlu uyu mezarında... *** Hayatın çöllerini de tanıdım... Her mecnun aşamaz çöllerini Çöllerde yiten nehirler bilirim... Acı Allah’ım Çölde yiten nehirlere Yıkılmış viran şehirlere Sardı aklımı gül kokusu Gönlümde kulluğun hası Silindi gönlümün pası Yıktı tek tek duvarlarını atlarım koşularda Bir akıncı gönül bu Ağlatın günahlarım Savrulsun hallaç pamuğu gibi göz yaşlarım... *** Aşksızdım, azıksızdım... ölüydüm yıllar yılı. Vurdu gözüme aşk güneşi Gönlüm bir aşkın elif-ba’ sında şimdi Medineyi heceler,Mekkeyi heceler... Yunusca alfebesi bu aşkın yıkılmaz mı geceler *** Hayatın kışlarındaydım yıllar yılı Eylüller de yaşadım... Yazık ettin çocuklarına karanlık Zalim bir hayatın akışlarındaydım yıllar yılı Bahara erdi gönlüm... Geçti kış günleri Gönlüm Büyüttü ışığı Yaktı ateşi... Aşk meyvesi oluyor ömrüm... Ölümden sonra bir çiçek kalıyor gönlüm Camilerin beyaz güvercini tek sensin Ölümü bahçeme diktin gül açtı ölüm Mezarların serinliğindeyim şimdi Atlarım koşulara hazır... Beni her gün sıgaya çeksin ölüm... Toprağıma çiçekler eksin ölüm Benim tek rüyam gül ölüm Ay-yıldızlı bayraklara sarılı ölüm Işıktan el bildim ölümü hep Yeni çekilmiş resmimde bile gördüm ölümü hep Tozlu bir yoldu ölüm Ölüm görülsün her eşyada bana Vaaz eden dildir ölüm Beni her gün sıgaya çeksin ölüm... Gül açar bende ölüm Işık saçar bende ölüm Ölüm bu hayatın nesi... Ölüm bana altın hazinesi Ölüm üstümüze yağar nur gibi Hayatın başlangıcında... Ney inlesin ben inleyeyim Hayat hasret sınavı... Kandiller lambalar çağırıyor beni Kur’an yıldızlı gök yüzü...rahlelerde Aşkın elif-basını heceler rahleler Rahlelerde Menzil... Rahleler kandil ’Bana seni gerek seni demiş... ’Yunus Aşk güneşi gönlüme Yunus Yunus kurmuş gönlüme üs Seccadem bir leyla Acı bana ey mevla Sıcak yataklardan geçtim... Yürüyorum ateşlere Kandille yetinmiyor güneş diyor gönlüm... İhlas bahrinde aşk semasında Cemal var her duasında Camilerin beyaz güvercini tek sensin Yaratılanı sevmeli yaratandan ötürü...dedin Bu ateş güldür yürü dedin Sensin hasreti gül gül heceleten Camilerin en beyaz güvercini tek sensin Söyleyin gönül çobanları Söyleyin gül nedir Söyleyin gönül nedir Yıldızları gibisiniz göklerin Yerde yıldız yıldız... Işık saçanlar gönüllere Şimdi yolumdasınız iz iz Damla idim oldum deniz Nerede yolu yaylanın Aşk yaylaları nerede Köyümün meralarında koyun kuzu Aşktır hayat sofrasının tadı tuzu Aşkla güler gönlün yüzü Aşktır gönlün gözü Aşktır ilmin özü Gönle sur sesidir aşk Gönlün canıdır nefesidir aşk Gönlün ışıklı kafesidir aşk Nurlu yola kilitlenir gözleri gönlümün Berrak derelerin sesi Boşalırken kaval sesine Şimdi geceler bile kul sesine Camilerin en beyaz güvercini tek sensin Dağlar ile taşlar ile çağrılsın mevla Gök yüzü mavi tahta Vefa gerekir ahta Kuşlar harfler gibi Ağaçlar yeşil mürekkep yerde... Kalkıyor her an bir perde Camilerin en beyaz güvercini tek sensin Camilerin beyaz güvercini Güvercinler uçsun sen kal Sevdam neden ayak altında bu asırda... Bana güneş dualar öğret Musa’nın asasına eş dualar öğret Duada yer-gök... Şimdi pak gönüller yola koyulsun Arı gönüller bala koyulsun Bir dünya verdin hayal bile olsa gökleri yıldızlı... Yer gök Kur’an çiçekleri Camilerin en beyaz güvercini tek sensin Işıklı asırları okuyorum şimdi Işık ışık zaman ve çağ Yolumuzda üzüm ve bağ Güneşlere pervane güneşler Komşudan,komşuya taşınan ışık sofraları… Yahya efendinin mezarında kandil kandil fatihalar şimdi... Hidayet nasip oldu şükür Derim kimi gün Fuzuli gibi: Yoktur anın yanında bir kılca itibarım... Yoktur anın yanında akılca itibarım Ayrılık ateşiyle pişmiş Mevlana... Bu yolun çileli yolcusuyum Kendime geldim geleli yolcusuyum Ney gibi inleyen... Gönlüm kutsi bir yolculuktadır hep Elimden tutsun bir melek Elimden tutsun bir melek Dönsün birde benim gönlüm için felek Yaş kırk Çiçek zamanı gönlümün Damarlara koşuyor kanı gönlümün Maviliğe uzadı Ateştir dudaklarında ışığın tadı Tutunup ışığın iplerine... Sarmaşık çiçeğim Hep bahçelerde açsın Hep koşsun maviliklere Göklerdeki derinliklere Ey ışık dertlerime ilaçsın Yerlerde çok süründü sarmaşık çiçeğim Kara bulutları vardı hayatımın... Otuz yıl,otuzbeş yıl Güneşi göstermeyen Ey maviliğin yolcusu... Ah mavi göklerde çiçek açma zamanın ne zaman…... Camilerin beyaz güvercini Damla suyun Denize hasret var özünde... Yaktıkça yaksın beni hasret Nurlu bir ölüm şimdi marifet Yak toprağımı aşk İsyan otları büyütmesin toprağım daha... Bir karanlık ki toprağım Arınmadı elli yılda Yansın savrulsun toprağım Sensin ateşi gül gül heceleten Camilerin beyaz güvercini tek sensin İmar ediyor gönlümü Gönül ustası ışıklar İncinme benden Deli nefsimden Ben de bizarım Camilerin en beyaz güvercini tek sensin Yanmak ister gönlüm başladı yolculuğu... Annesiz bir çocuk Nasıl ağlarsa öyle ağlar Gel der İmdat der anne der.. Annesiz çocuk Baharda meyve verir çubuk... Perdeler kalktıkça Vardım secdeye Dünya gurbet... Gördükçe Vardım secdeye Gönlümde hasret ateşi Gönlümde bu hasretin güneşi Yandıkça vardım secdeye... Alnım bir at koşusu var ışığa Yunus’un ilahileri çivili dilime Osmanlının adalet kılıcını tutuştur elime Camilerin beyaz güvercini Can gönül ustası Dedim gönlüme binlerce kez: Yandıkça yan gönlüm Çünkü bir gurbet burası... Oyuncaklarını kır gönlüm Aşk şehrine gir gönlüm Gönlümde dağ sevgileri Yunusların Mevlanaların Işığa yolcu olsam ömrümce Binlerce ömür... Perde perde yansa gönlüm Secde secde alnım koşsa ışığa... Secdelerdedir güneş hayat İlmin yok kimselerde Ahlakı güneş olan Filleri gönlümdeydi Ebrehe’nin Tankları vardı nefsimin Öğütleri kılıç olan Sözleri kalkan olan Zikri sevdiren Feyiz ırmağından içirdin… Borcum büyük sana al gönlümü Büyü gönlümde can gönül ustası Bir çiçek yetmez sana bütün gönüller senin Büyü bütün gönüllerde büyü ve büyüt gönlümü Sevgin büyüyor gönlümde can gönül ustası Viran gönlüm saray oldu senin elinde Yoluna nasıl kurban olunmaz gönle koşan güneş Sana güneş desem de gökteki güneş değil sana eş Şimdi mezarın bağlıyor aşka gönülleri o sönmeyen ateş Ben sana nasıl kurban olmayayım Haykırdım cihana adını |
Dedim gönlüme binlerce kez:
Yandıkça yan gönlüm
Çünkü bir gurbet burası...
Oyuncaklarını kır gönlüm
Gönlüm sende dağ sevgileri Yunusların Mevlanaların
Yandıkça yansın gönlüm
Işığa yolcu olsam ömrümce
Binlerce ömür...
Perde perde yansa gönlüm
Secde secde alnım koşsa ışığa...
.....................................
KUTLARIM DOSTUM
BU NE DENLİ DUYGU Kİ
ATA COŞMUŞ CUŞA GELMİŞ...
YÜREGİNE SAGLIK
SELAM VE SAYGILARIMLA