utanırım onurlu asaletimden!
ne olur bakma bana öyle tersten
mahcup halin üzerken beni dünlerinden kalma yorgunluğun takatsiz bırakırken seni sokaklarında baykuşlar tetikte son nefesini akbabalar beklerken direniş göstermeden gidersen eğer suların çekilirse boğazlarından gemilerin saplanırsa bataklığa çınarların kök salmış toprağında can damarları bir bir yok edilirse tarihin iz düşümleri silinirse ak sayfalı geçmişinden ben utanırım onurlu asaletimden! evlatların kardeş kavgalarında caddelerinde kanları sebil olmuşsa hele birde içten içe feth ediliyorsan sana can-ı kurban olanlar hala oyunda, oynaştaysa akşamlarında ezilen evlatların kimsesiz sömürülen kıymetlerin sahipsiz kalmışsa pazarlanan çocukların yitmişse zambakların saksılarında zehirlenmişse uçuşan güvercinlerin kanadı kırıksa ben utanırım onurlu asaletimden! yeditepende nankörleşmiş morrisler ya da manukyanlar çadır kurmuşsa sen benden el çekiyorken yavaştan sahipsizliğinde bizansa yar olurken seni bu hale koyanlara öfkelerim büyük yüreğime kazınan o büyük andında kimselere yar etmem en büyük yeminle sanmaki ben gaflet ve ihanetteyim seni,namerde bırakmayacak kudretteyim dün kavgalarımdaydın bugün gibi yarınlarda kavgalarım sen olacak unutursam ecdadıma verdiğim sözleri iste o zaman ben utanırım taşıdığım onurlu asaletimden melekler şehri İSTANBUL’um!.. |