SANATKÂRIN SECDEGAHISANATKÂRIN SECDEGAHI Ben bir zamanlar hatırlanmaya değer bir şey değildim. Beni hatırlanır kılan; Senin sevgin, Senin azametin, Beni bana verişin. Yitirilmişliğin dahi kendini yitirdiği yerdesin! Yitirilmişliğin dahi kendini yitirdiği yer; Sensin! Geldim. Döktüm hüzünlerimi; İnci inci… Serptim korkularımı. Kapandım sanatkârın secdegahına. Suskunluğun yorganını çektim üzerime. Çığlıklarım arz-ı endam etti beş vakit. Sevdalarımı topladım. Kan ağlatan vedalara böldüm. Uzun bir yol göründü miraca doğru. Koştum. Düştüm çoğu kez. Durdum. Yoruldum. Yok ettim kaygılarımı. Dağıttım telaşlarımı. Aldı götürdü gittiği gibi korkularımı. Yanlışa sapanların pişmanlığı düştü göğsüme, Nefessiz kaldım. Aşktan lal olan ruhumu çağardım boynu bükük bedenime, Ağladım. Gözyaşlarım boğdu kulu sanatkârın secdegahında. Öldürdüm şeytanlaşmış bedbaht ruhu. Varı yok ettim dört bir yanımda. Sağım küstü. Solum küstü. Gönüllerini aldım. Nefis nefis!!! Diye bağıran şeytanın gözlerime indirdiği perdeyi yırttım! Artık perdenin ardındaydım. Önce sağıma, Sonra soluma selam verdim. Eğildikçe doğruldu, Rükû rükû eğrilerim. H.Kübra YILDIRIM |
yüreğiniz dert görmesin saygılar...