RÜYAAğlamak alır kiri pası yürekten ağlayabilirse insan gönülden... Temiz kalsın diye diğer yanım bazen bir çocuk olurum yavrusu dağda vurulan bir ceylan tutuşan bir orman olur yüreğim ağzında su taşıyan karıncaya muhtaç seni de yakmasın diye bu ateş uzaktan severim gecenin hiç kimseye ait olmayan vakti yıldız gözlerine bakıp gizli, gizli ağlarım bir yanım salkım saçak hüzün bir yanım çocuk gülüşleri taşır ve bir sabah uykusuz kalmış gözlerime hayalin düşer yokluğun hicran yarası kapım soğuk rüzgarlara aralı gelmeyeceğini bile ,bile kor ateşler taşıyan eski tapınak rahipleriyle bu ateş yanmalı diyerek ellerimi, gözlerimi, yüreğimi kurban ediyorum kutsal adağım olarak ruhum bir yalnızlık cenderesinde çocuk yanlarımın vurulduğu bir rüyadayım kırağı düşüyor gönül bahçeme sen gidiyorsun dağdan su gidiyor deniz yarılıyor ve yıkılıyor harabeleri İnka’ların Pompei sıyırıyor küllerini ve bir şehrin cesedini görüyorum tüylerim diken diken ve koşuyorum ya da uçuyorum bilmiyorum kendimi yeniden yaratmak için Etna’ nın küllerinden sular taşıyorum gözlerimde söndürmek için bu ateşi lakin içimde yanan kor tutuşturuyor bedenimi ve rüzgar uçuruyor bir yandan küllerimi insafsızca Ganj’ın üzerinden. Orhan Bektaş |