Zühre Kulaklarını Koy Kalbineçekiliyor kapılar örtülüyor fırtına sessizliğine şergil anılar yangın yeri evrene sığmayan harfler mistik alfabede geziniyor serçe parmağım dokunuyor çelimsiz gelgitlere çekiliyor benliğim dalgasına küs kıyılara küllerinden hırka yapmış sırdaşım öyle bitap öyle yılgın akıyor gölgemle göllere yıkanıyor fosiller eski bir geminin kaburgasında kazınmış kimsesiz sesler yükseliyor Zühre duy ve koy kulaklarını kalbine çekiliyor kapılar henüz açılmamış kilitlerde yemin bırakın kapansın bakılmamış sırlı aynalar duvarda kalsın dil sağanağında bir gece sele veriyorum muhteşem yalanları çoban kovmayan kapılardan geçiyorum çekiliyor kapılar çekiliyor sular sözden inciler çıkarmayı size bırakıyorum yosun tutmamış rüzgarları alıyorum sabahın göz pınarlarında sabır renklerini damıtıyorum sular çekiliyor “Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş” Diye diye sınadığım kıyılarda sınanmamış dalgalara yeniliyorum ben şimdi yeni bir evrenin utangaç gökyüzünde çelimsiz ruhumu yıkamaya gidiyorum… Fergul Ocak 2009 |
Öyle ustaca yapar ki işini herkes doğa olayı sanır, oysa sebepler tahtında aramak lazım manayı.
İstanbul Aksarayda Validi Sultan Camii vardır, ismini kadından aldığı içinde taşlar sanki bir tığla işlenmiş gibi bakakalır görenler, hep düşündürmüştür beni. Dünyada kadın olmak kadar zor ama Anne olmak kadar yüce bir sıfat daha var mı diye.
İşte bu şiirde ben bunu gördüm,
Varsın Yıldızlar kendini ulaşılmaz görsün, birisi öyle bir şiirleştirir ki onu kindini ilah sanan yıldızın aynı zamanda bir ozon tabakası kadar tehlikeler taşıdığını ne güzel anlatır.
Çelimsiz dediğiniz ruhunuz aslında kendini yıkamaya giderken herkese yıkanmayı ve paklanmayı unutmayın der gibi.
Tebrikler Şair.