GÖZNURUM ÜŞÜYORUM
Üşüyorum!
Yoksun, yokluğun üşütüyor beni. Bilirsin seni ne çok sevdiğimi, Biliyordun sen gittikten sonra bu şehrin ıssız kalacağını, Şehrin tüm ışıklarının kapanacağını… Simsiyah bir örtü çekeceğim bu şehrin üstüne, Kapatacağım tüm aydınlıkları! Güneşi bile balçıkla sıvayacagım. Sen yoksun! Işığım, nerdesin bilmiyorum, Bu şehirde, günes dogmayacak artık. Söndürün! Söndürün ışıkları Yakmayın ışıklarınızı, yalnız bırakın beni. Geride bıraktığı bir iki anısı kalsın benle. Susun, Susun! Sesiniz korkutuyor hatıralarını, Hepsi birer birer gidiyor benden, tıpkı o’nun gibi… sadece mahsuni söylesin cesmi siyahımı Hayalin çıkıyor karşıma sürekli; Ya bir köşe başındasın, Ya da okuduğum gazetenin sayfalarında saklı yüzün. Her şiir sana yazılmış, Her şarkı seni anlatıyor. Her aşk senin varlığınla değerleniyor! Bebeklerin ağlayışında buluyorum seni bazen, Bazen bir binanın ardından yansıyan güneş ışıklarında gizlisin… Çekin o koca binaları ışığımın önünden! Çekin, yıkın, toza dumana karıştırın etrafı, O toz bulutunun içinden sıyrılıp,ışığı vursun yüzüme… Üşüyorum! Üşüyorum bu koca şehirde, Işığı vursun yüzüme ve ısınıversin yüreğimdeki buz dağları… Hayalinle yaşıyorum sürekli! Her sabah, aynada yüzüne baktığım sensin, Her köşede sen varsın… Bazen, elime aldığım gevrek simidimin kokusuna karışıyor teninin mis kokusu. Sen yoksun ve ben bu koca şehirde, porsuk nehri manzaralı bir bank üstünde, elimde gazete seni bekliyorum… Bazen göz yaşlarımda buluyorum seni, Bir daha kaybetmemek için sabahlara kadar ağladığım oluyor. Sonra birden uykuma ortak oluveriyor o deniz gözlerin, Penceremden içeri giriyor nefesin, rüzgar misali vuruyor tenime… İçime çekiyorum nefesini, her iç çekişimde biraz da özlem karışıyor nefesine, nefesime… Yanıyor yüreğim! Her iç çekişimde acı veriyor bana, içime çektiğim nefesin. Üşüyorum… Korkularım var artık! Sen buradayken cesurdum oysa ki. Korkmuyordum hiç bir şeyden, fırtınalı gecelerde Rüzgara karşı yürüyebiliyordum. Ayaklarım taşıyabiliyordu bu aciz bedenimi, Oysa şimdi sen yoksun. Rüzgarlar esmez oldu üzerime,şimseklerde cakmaz oldu Yağmurlar da ıslatmıyor bedenimi.. Açan menekşeler bile zevk vermiyor artık, Güneşin batışını izlemek bile anlamsız. Ay ışığı bile aydınlatmaya yetmiyor gittiğim yolları, Yoksun ve ben üşüyorum… Sevmiyorum aydınlığı! İçime çekiyorum, her sabah rüzgar gibi penceremden içeri giren nefesini, Göz yaşlarımda buluyorum seni. Sabahlara kadar ağlıyorum, kaybetmemek için hayalini. Sen yoksun ve ben üşüyorum… ve gülerken mahsuninin berbat haline.. bir mum gibi günden güne eriyorum iste gidiyorum cesmi siyahım.. yani anlayacagın ölüyorum... |
Yoksun, yokluğun üşütüyor beni.
==============================
Yokluktan üşür bütün yürekler
Ağzının tadı yoksa acıdır çörekler
Ateşte yaptığın sıcak börekler
Isıtmaz ayrılık tatmış bir kere ..
Tebrikler ..
Yüreğinize sağlık