Mürekkep Ellerim
Mürekkep ellerim… Kustukça kusuyor rengini bedenim.
Parmak izlerimin derin çöküntüleri, Binlerce iğne darbesiyle yeniden çizilir gibi. Geçmişim, tenime bata çıka işleniyor kazınmamacasına sanki Ama mürekkep ellerim, kusuyor inadına, akıyor bedenim. Tanıdık yağmurlar yağıyor sonra, dağılıyorum dört bir yana. İnadına bulaşıyor rengim her dokunduğuma. Her-yer, her-kes, her-şey ben oluyor sonunda, Ben kokluyor, ben tadıyorum usanmadan. Maviye boyuyorum dört bir yanı, Karayı, kırmızıyı, griyi ve yürüyüp geçtiğim yerleri Ve dokunduğum her bedeni ve burnumdaki her kokuyu, Dilimdeki her tadı boyuyorum maviye… Tanıdık yağmurlar yağıyor sonra Ve mavilikleri denizlere sürüklüyor hiç sormadan. Uzak yağmurlar tanıdık dinlemiyor, Alıp götürüyor yağdığı yeri, bütün şehir kusuyor beni. Caddelerden, sokaklardan akıyorum, Ayakların altından, pisliklerin üstünden geçiyorum. Usanmadan kaçıyorum ve usanmadan yaklaşıyorum, biliyorum. O denizi bulacağım ve mürekkep ellerimle maviye boyayacağım. |