DEVE VE YAVRUSU
Doğduk... Doğmak ölüme en büyük bir bahâne,
Velâkin çoğu şeye yaşıyoruz bigâne... Önümüze konana "nevâlem bu" diyoruz, Asla sorgulamadan, ömrümüzce yiyoruz. Düşünmeden bir kere, "acep yerim nerede?" İktifâ ettiğimiz şu garip yerkürede; Gece gündüze dönüp kalkarken siyah perde, Şehirlerden birinin göbeğinde bir yerde... Bir anneyle yavrusu dillerince söyleşmiş, Vakitleri çok bolmuş, böylelikle eyleşmiş... Gelin bu söyleşiye biz de kulak verelim, İçindeki mânidar nükteleri derelim. Bir deveyle yavrusu tembel tembel yatarken, Nabızları yok gibi, yavaş yavaş atarken, Anne halinden memnun, hoşlanırmış rahattan, Fakat yavru sıkılmış bu monoton hayattan. Ve bir gün annesine seslenip, demiş, "Anne! Sormayı istediğim sorum var birkaç tane." "Elbette yavrucuğum" demiş müşfik bir sesle, "Sormadan öğrenilmez, sor hep böyle hevesle..." "Anne" demiş merakla, "Çevreme ettim nazar, Kimsede yokken bizim niye hörgücümüz var?" Şöyle bir gerinerek, anne pek bir gururla, Yavrunun sorusuna cevap vermiş sürurla; "Bak yavrum, bu işlerde ayarlar var inceden, Biz gıda depolarız hörgüçlerde önceden. Yiyip içmeden çölde kalsak da uzun zaman, Bu sayede dayanır, buluruz tâkat, derman." Gözleri ışıl ışıl, yavru zeki mi zeki, Sormaya devam etmiş; "Ey anneciğim, peki; Niye bu kadar uzun bizim bacaklarımız? Ve niçin yusyuvarlak acep ayaklarımız?" Annesi bu soruyla gururlanıp daha da, Der; "Kimse yarışamaz, bizimle bu sahada! Herkese çok zor gelir kum dağlarını aşmak, İmkansıza yakındır çöl yollarında koşmak. Bacak ve ayağımız böyle olduğu için, Biz rahatça yürürüz, vız gelir kumlu zemin!.." "Anladım anne" demiş, "Ben de ettim iftihar, Bu konuyla ilgili son bir sorum daha var. Bizim kirpiklerimiz niye uzun acaba? İyi görelim diye sarfediyoruz çaba." "Ah benim küçük yavrum, ettin beni pek mesrûr, Onlar gözlerimizi çölde kumlardan korur... Kirpikler sayesinde kum kaçmaz gözümüze, Hem ayrı bir güzellik verirler yüzümüze." "Çok iyi anlıyorum," demiş yavru sakince, "Yaratılışımızda hikmetler var çok ince... Demek ki hörgücümüz gıda saklayan depo, Bizi çölde aç susuz dayandıran sebep, o... Bacak ve ayağımız çölde rahat hareket, Edebilmemiz için bize bir ihsan, nimet... Kirpiklerimiz ise, çöllerdeyken biz yine, Gözlerimizi kumdan korur hem de şahane... Anlayamadığım şey, böyleyken ahvâlimiz, Çöllerde yaşamaya uygunken her halimiz, Sen de hep ’çöl, çöl...’ derken, sözün her hecesinde, Ne işimiz var bu dar hayvanat bahçesinde?.." ... Bütün alışkanlıklar, bütün kâbiliyetler, Özellikler, tecrübe ve bütün meziyetler... Doğru yerde olunca ancak işe yarıyor; Doğru yerdeki kişi hedefine varıyor... Herkes gibi sizler de elbet bir yerdesiniz, Bir bakın isterseniz; şu anda nerdesiniz? Hicran Seçkin |
fevkalade iyi bir iş çıkarmışsınız,
üzerinde çalışılmış, kaleminiz daim olsun,
sevgi ve saygılarımla...