SAVAŞ...!/ferihaceylan
SAVAŞ...!
Ne savaşlar gördüm Ahir ömrümde Barış sandığım Ne işkenceydi ki onlar Hayatı Doyulmaz kılan Tepeden tırnağa Ömrümü Kızıla boyayan Tuzlu salamuralarda Yakılan Can özüme Kan sağılan Yığılan hükümlerdi Daha doğmadan verilen Dürülen defterlerdi Okunmadan ezberlenen Kadere yazılı Türkülerdi elediklerim Paslı tellere sıvalı Unlu kasnaklardan geçti feleğim Kekreyini fark edemediğim Alıçlı yemişti Elzemdi ağzımdakilerim Esaretim hiç bitmedi İdamlarım sıra sıra Hüküm giydim Müebbetlerim koşulsuz verildi İndirimler olmadı Dolmadı Ömrüme biçilen dava Solmadı Kefenimde saklanan Koyulu kara Yanamadı yüreğim Doyulası gül bir nara Kanmadım Deryalar boşaldı üstüme Islanmadım Kuruydu ağzım Laldı dilim Hekimlerin Çaresizliğiydi tükenmeyişim Çelik kanatlı kor bir yürekti Büyüktü sevgim İşte böyle isyanlarda hüküm giydim Çukur ovaydı suçlu Suçu Suçlu günahsızlarla doluydu Otağıydı namusların Aslan ağzıydı umarlarım Belim pekti Ciğerlerim Kanda yürekti Mertekti Damları kalın duvarlı Mahzen kapılı Uzun gürlekti tavanları Adam asmak ister gibi Mengenelerinin her birine Namına yakışır sevdalara Ödülü büyük Cömertti Sellerdi önde gelen İlk fırtınalar ondandır Kanım sıcak Alevdir dövdüğüm Tandırda yağlamayı En iyi ben bilirim Torosların İncesinden eser Ilık seher yellerim Ondokuzuncu asrın aşkıydı Bedelsiz olmayan Acıyla yoğrulan Kan üstüne Ekmek doğranalı Aklın zoru yoktu Eriştiğim menzile kelle koltukta Bilmem Kaç hükümler Geçti habersiz Çaresizdi zaman Yaşanacaktı Özgürlük ne demekti Neyi bilmekti Bana öğretilmedi Sevmek demek Ölümü yemekti Felek acizdi Arzuhalcilerin Fermanına Ektiğim acıların Ekmeğini yiyemedim Dişlerim yoktu Sukut gezerdi hücremde Nöbetleri efkarlı İnce tel saçlarımı Rüzgarlar büyüttü Buz kesik ayazlardı Yoldaş olduğum Üşümektir şefkatim Nemli duvarların Döktüğü namelerde Tevellüdü saymadım Yıllar salise Aklıma sormaktan Korktuğum Doğduğum hadise Bir bahisse Mahkum olmuşum Gerçek ne ise Kopan ilmeklerde Düğümler sıralı Yaralı kalmış Baykuşa takılı kanat Karalar yakılmış ömrüme Kınalara inat Oooooof Be kader of Doğarken atıldı Yüreğime töreli tokat Koynumda Sevmeler alazlı Gülüşüm bedensiz Koyuya boyalı Dolmadı ömür küpüm Daha bol alalı İlk yağmurlarla yıkandı Sallandı gök Sırnaşık yakışlardan arındı Bilemediğim kördüğüm Yarınlarımdı Yetmedi ahire zaman Esmedi başımda Bir sevda masalı Bendeki vebalsiz günahın Ağır diyeti Beşikten mezara Bitmeyen savaş ferihaceylan |
tandırda ağlamayı en iyi ben bilirim,
bu kalem güzel yazıyor...
defalarca okutuyor,
düşündürüyor okurken...
kutluyorum saygımla şair...