denizler dibinde yüzbin hüzün..son çırpınışlar(-ım) bunlar nereye kadarmış cesaretim, nereye kadar gider nefesim ey hayat! el olmuşum, yıkık mışım, vurgun muşum aptal mışım! görmeyi dilemeyen bir amaymışım, ne çıkar? son çırpınışlar bunlar. şimdi yazılmamış bir kader daha var önümde içimi acıtıyor aynaya bakınca farkettim; aptalmışım. bana dair değil yazılanlar sana ise hiç! milyonlarca yıllık yaşanan ve henüz yazılmamış kadarler yaşanmamış aşklar gelecek olan ’bir günün’ tek bir hayali kandırmışım, kandırılmışım ve kandırmışım. batarken başkalarının suratlarında gülümsemelerim son çırpınışlar(-ım) bunlar ... benimkisi yazılamamış daimi bulanan miden son çırpınışların iğrenç yutkunuşlarından mide bulandırıyor okyanusa karışan dereler! arta kalanlar burda toplanıyor sanki şimdi tatlı mı bu su? balık yaşamaz bu sularda çek git bu sevdadan temizlensin dünya yolun açık olsun ey sevgisiz sevgili! hakedilmeyen bir sevda kaldı yine kanayan avuçlarımda ezgisi olmayan kelimeler bir hiç gibi uçuşuyor sonbahar savruğu hüzün çöplüklerinde şarkılar üzerine şiirler yazmaya benziyor aşkında taklit.. küçücük bir nefes darbesinde bir su damlasında küllükteki küller gibi eriyen geride kalan gri,pis bir su.. huzurlu muyum? hiç değil...ama olacak iki kişilik şarkılar dinlemiyorum artık dört bir yanı saran yalnızlık kabusmuş uyandım bitti kapalı kapılar ardına sığınmak gereksiz derecede komik geçmişte olamayan o "günün biri’leri" daha yakın vakit çelişme vakti tüm kalmamış söylenenlerle ah bu susuş; ne feryadıdır yarabbi her atışında kalbin, ve her sönüşünde alevinin bunlar son çırpınışlar(-ım) hadi batıyor gemi derinliklere bırak hüznüm ömrümü çalsın sen hayatımın tek korkak kumarı kaybettim yine kaybettin! bu sefer kazancım oldu yitirdiklerim denizlerin içindeki yangınlar gibisin sönmeyen ateş; formülsüz değilsin. salina |