Tefekkür
Gökkuşağı rengârenk, izliyorken semayı,
Bir yanımı ney sardı bir yanım bağlamayı Efsunlandı her taraf, gözlerim sevdalandı Ruhum sustu ben sustum, unuttum ağlamayı. Tafra esti her taraf sanki iyi değildi, Zaman içinde zaman, ifadeler eğildi Yordam bozuk yol bozuk,suç sayıldı mimarlık Hüzün sardı bendimi, sükûtumun sesinde Kucakladım nefsimi, celallendim bu defa Aşka geldi hücreler gafletin ensesinde. Artık bırakın beni, beni bana bırakın Şerit değiştiremem gözlerimi kapayıp Bak yanıyor yığınlar üst üste akın akın... Erken başladı savaş, savaş ama ne savaş Henüz vakit çok erken, henüz erken arkadaş Peylendi vefasızlık vefasızlık sözleri Kime ne anlatayım fal taşıydı gözleri Eşyaya mı takıldım, taşıyamam vebalı Anladım ki her şey boş belki insanlık hali Vardır elbet sebebi belki vardır bir hikmet Yol uzun dava büyük idrak etmek marifet Artık bırakın beni, beni bana bırakın Şerit değiştiremem gözlerimi kapayıp Vuslatımız derbeder,pençesinde firakın Mağrur mağrur gülemem uzatmaya ne gerek Izdırabım çok derin dertlerim çuval çuval Tokatladım kavgayı davaya baş eğerek Sizi size bıraktım düzenleyin karnaval 22 Eyl. 07 Bursa Ömer Ekinci Micingirt |
Nimenin ördüğü yün tezyin desenli kazak sıcaklığında.
Boynum bükük düştüğünde maznunca güldüren sözler ağırlığında.
Ekinci'nin ekinleri hep böyle dalgalanır esen rüzgarlarda buday tarlaları gibi: bereketli.
Varol, Sağol şair.