köy yolunda
mevsim sonbahardan çıkınca,
ve akşam ezanları erken okunmaya başlayınca, artık köyümün yollarını sessizlik kaplar....... ağaçlar sert ve sulu yüklerini bırakınca, mis kokulu elmalar kalkınca taş depoya, evimin önündeki dere yazın görüşmek üzere göz kırpar....... üzüm hevenkleri sallandırılınca hezenlerde, şarapanalarda sıkılan şıralar dönünce pekmeze, telaş yerini bırakınca dinginliğe, bu büyük şehir bizi sıkar mı sıkar, babamın kalemi zor yazar artık kağıtlara, annem başlar hazırlığa,yiğenlere kitap,kızlara,gelinlere yemeni,basma, köyümün ince yolları uzar mı uzar...... babaannem çörek otlu peyniri basmıştır yufkaya, ve dolmalar sarılmıştır serçe parmağımca, yüklükten çıkmıştır lavanta kokan yastıklar, uzanmıştır kar beyaz yün yorganlara kuzine şerefimize yanarda yanar...... bembeyaz örtüsü başında,kafası camda, gözlerinde hare hare yaşla, yüreğinde bitmeyen sevgi ve aşkla, babaannem bize el sallar,el sallar,el sallar........... |