Sen yazmayınca kurdela bizlere kalıyor işte. Selamlar Sermin.

Başınızda bit bulsanız ona bile şiir yazacaksınız. Tebrik ederken çok iyisiniz ama kötü bir eleştiri yaptığınızda kötü oluyorsunuz. Beni bilenler bilir. Korkacaksan; ''kalemine, yüreğine sağlıkçılardan'' , ''kutlarım''lardan, ''tebrikler''den korkacaksın adamım. Çünkü her an sonunuzun gelebileceğinin resmidir. Şiirde ehemmiyet arzeden mevzu ne bir kelimenin çıkarılabilmesi; ne de bir kelimenin eklenebilmesidir. ''Bankamatiğimiz arızalıdır'' yazısını pürdikkat okuduğu halde, hala inatla kartını sokup para çekmeye çalışan, parasını çekemedikçe bankamatiği yumruklayan adamların olduğu bir ülkede, hiç şaşırmıyorum artık böyle tavşanın suyunun suyu nevi zırvaların vücuda getirilmesine... Bana yağmurdan bahsetmeyin adamım, yağdırın...
Aziz Nesin'e hak vermemek mümkün değil.
"her dört türk'ten beşi şairdir" derken çok doğru söylemiş.

Ne acı,ne gülünç,ne korkunç,ne vahim bir hal...
Eğer ki bazı şair arkadaşlarımız(!) o derinden gelen ilhamla gecenin bir yarısı kalkıp da kalem bulamadığı için duvara masanın üstünde bulduğu çakısıyla istiklal marşımızdan dizeler yazan mehmet akif'e;
yazmış olduğu bir şiirde sadece bir dizeye uygun olan kelimeyi bulabilmek için 3 sene bekleyen neruda'ya;
bütün bir geceyi bir mısranın mahremiyetinde geçiren orhan veli'ye bir nebze olsun saygıları olsaydı utanırlardı böyle alt alta dizilmiş yazı zırvalarını buraya asmaya.
zira:
''Şairim
Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası
Ayak seslerinden tanırım
Ne zaman bir köy türküsü duysam
Şairliğimden utanırım''(B.R.EYÜBOĞLU)

behçet necatigil,cumhuriyet’ gazetesinde yaptığı bir söyleşide, rauf mutluay’ın ‘ne tür şairleri seviyorsunuz?’ sorusuna:
‘şiir kontrol hapı alan şairleri severim. çok çocuklu olmak için, günümüzde büyük kazançlar gerek. ziyan olur, erken ölürler yoksa!..’diye cevap vermişti;müteşair kesme hitaben...
yine bir şiirinde velud şairlere seslenir:
‘Çünkü bazı şiirler, bekler bazı yaşları...’
ortalık ‘velud müteşairler’den geçilmez oldu.
bunun tek açıklaması okumaz yazarlıktır.
nasıl olur da Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus, Hacı Bektaşi Veli, Fuzuli, Baki; Nedim ve benzeri şair ve tefekkür önderlerini doğuran neslin evlatları torunları böyle herzeleri vücud a getirir sanıyorsunuz?
gerçekten de şaka gibi...
yazık,çok yazık...