AYRILIK İSTASYONUSeslerini duyuyorum geceden bir kenti terkeden genç kadının çığlıklarında ayrılığa fısıldanıyor bu kez istasyondaki trenin , yalnızlık sirenleri kusursuz bir adamın gözyaşlarında... parmak uçlarında kaybolur ya sesim kavga eden vagonlarda kalır ya bakışlar , dokunuşlar ve sözler kirli oyunların peşinde masum bir rüya düşer , uykusunda bitmek bilmeyen sonu olmayan vedalaşmasında bir mektubun sonunda düğümlenir hıçkırıklarla...küçük bir tebessümle okşar acıyla okuduğun ’’aşk’’ dizelerini adı konmamış diyarlarda yazgılara küsersin...saygısızca, başka adamların duduklarında avutursun...kendini kararsızlığın verdiği mahrumiyetinde sahte yakarışların sorgusunda altatılmanın esiri olursun... şimdi sen seç ya bensiz ölümden kaçarsın ya da benle ölümü tadarsın... |