YOKLUĞUNDA....!Yokluğunda...! Gün dönümü akşamlarda, Sabahsız doğuyor kızıl güneş, Budalı ağaçlarda ömrüm, Toprağı örtüyor. Her dem gazel yüreğim, Örüyor yıllarımı. Kuruyor yapraklarımda, Umutlarım yarına. Vesile zaman senin yokluğunda, Astarsız nemini dışa vurmuş gözlerim, Hasretliğine tutsaklaşmış yüreğim, İç çekiyor dolmayan sürelere. Bir bilsen hallerim nede yaman, Yandığımın türküsünü söylüyor, Feleğe geceler… Gelmeler kapılarda, Dumanlaşmış özlemler, Öksürtüyor ciğerleri, Bir nefes tütün ister gibi, Soluğun ensemde. Yetişe can mı dayanır be! İlkbaharlardı seni sevmelerim, Yaz sıcağı göğsünde. Uyanmaktı özlemlerim, Gül kokulu sabahlarda. Yürümekti sekmelerim, Yarınları çoğaltmaktı ya; Saklımıza yoktu tövbelerim. Bir aklım sende. Fikrim ne hallerdesin? Güzü sen hiç sevmezdin bilirim. Telaşa düşmüşüm, Nerelerdesin? Süreli zaman bilirim geleceksin, Yinede hislenirim… Özlemlerde yüreğini görürüm. Titrer ürperirim. Rüyalara ses verirsin, Gözlerini gözlerime diker; Seslenirsin, Ve sen dersin: Şimdi nerelerdesin? Ellerinde yüreğim, Dudaklarından tüm özleminle dökülen, Beni anlatan şiirlerinde, Ahmet Arif’in Çukurovası’nı, Çukurovamızı….. Söylersin kulağıma. Gözlerinde çağlayışlarım, Karşında el çırpışlarım, Yüreğimdeki çocuğun dilleriyle seslenirim. Ben, Seni hasretlere sevmedim. Ben, Seni tek bedene iki yürekte sevdim. Çukurovam’da bolluk berekette, Sıcağın can verdiği diyarlarda, Oğla kıza kesen, Yazların daim olduğu, Gelecek günlere dair sevdim. Kısırlaşmış toprağın, Betonlaşmış, Yığıntıları yoktu benim elimde. Gök delenlerin arasında, Sisin kaybettiği güneşlerin, Kini çökmemişti üstümüze. Karıncalanmamıştı beyinleri Hınç,a alışmamıştı insan yürekleri, Acıların dehşetinde. Yağmurlar gökten yağardı, Ve gözler Sevdaya çağırırdı bedenimizi, Süslerdi aşkın mehtabı, Akşam üstlerini. Ve biz yarınlara dair yaşardık. İhanet yoktu, Kararmamıştı yürekler Çamurlaşmamıştı, Daha insan paçaları, Komşu kapılarında paylaşılırdı. Günün yorgunluğu, Muhabbeti dilendirirdi dostun. Kabaydı dilleri gürdü bilekleri. Lakin pamuktu aktı yürekleri… Ve sen; Şehir eşkıyalarına direnen, Özgür yarınların aslan yüreklisiydin. Doğruları doğru yazdırmaktı, Tarihe hükmedişliğin. Çöle su taşınmazmış öğrendim. Hurma dallarında yeşile özenmişim… Asıl değil asır koymakmış, Kaderden tokat yemişliğim. Ondandır hep yetimdir yüreğim. Eksik doğmuş gelmelerim, Nedendir hiç bilmediğim? Avuç içi kadardır hep sevilmelerim. Övünemedi yüreğim sus puslarda, Kapı ardı beklerdi gençliğim, Taze gelin edasında, Göçüvermişti canan. Dünde kalmıştı geç zannettiğim! Vakitsiz çürüdü zaman. Büyüyorum, Bakamadığın göremediğin zamana. Utanmak yok kader utansın artık bana. Hayatı manto diktim bak! Alkışlanmadığım yaşamla, Alıştırtmadım talihsizlikleri bahtıma, Yakıştıramadım da ondandır, Hesap soruşum yarınlara… Umut çiçekleri ekiyorum, Senin gelmelerine, Büyüyor filizlerim ve doğa haykırıyor, Sevda masallarını ninnilerde. Ellerimde kör kelepçe yok, Prangaları korkuluk diktim. Kargalara aşk türküleri ezberlettim. Doğan güneşe Pırlantalar dizili,artık gökyüzünde. Ve ben seni özledim! Güzel günlerden gelen, Baharlarını özledim. Bu gün bildiğim; Senin kesik acılardan, Savaşa küsmüşlüğün bilirim. Giderken yüreğinden gözlerime söylediğin, Özlemim gözlerinde, Gözlerimde gözlerinden güldüğüm, Senin aklında bildiğin, Gayrilerdeki yılgın bitmişliğe üzgünlüğüm. Uzan avuçlarını baharlara aç; Ve yüreğine bak ki duy beni! Seherde seslenişlerdeyim, Yine eskisi gibi gazelleri örtüyor, Sabahlardaki mavilikler. Ve ben hep sana uyanıyorum. Severek bakıyorum. Gözlerinden aktığım yazlara, Dün gibi bu gün seni yeni tadıyorum… Feriha Ceylan |