Issız Adamçocukluğunun izbelerinde oynarken anlamadı ıssızlığını... martı çığlıkları içinde kapamıştı gözlerini işitsel bir dünyayı algılarken çoktan büyümüştü annesine sarılmadan... hayat bedenine büyük geldi yabancısı oldu giydiği kisvelerin çocuk kaldı ruhundaki maviler izdüşümünü süremedi... oyalanırken cinsel fantazilerle aşk alnındaki çizgileri parçaladı ilk kez ağladı ilk kez duydu dokunmanın hazzını!... fakat... hiç oynamadığı bilyeleri kaybetmekten korkuyordu hiç çıkmadığı ağaçtan inmeye korkuyordu katlanamadı kokladığı çiçeğin sorumluluğuna fırlattı! rahat... emin... fark etmedi kaybettiği renkleri... sırtında bir şehirle deniz kalacağını sanıyordu gamzesiz çukurlarıyla... büyüdü yüreğindeki uçurum pişmanlık hiç bu kadar kanatmamıştı! yağmur yağdı adam!... yalnızlık söyleyen plâk kalabalık geliyordu aynı filmi oynarken... unutulan bir saç tokasında sakladı kaybettiklerini... yürüdü siyah beyaz bir gündüze gürültülü sokaklarda ıssızlığa doğru... sahip olamadığı bedenlerden sahip olamadığı çocuklardan sevgi dilenecekti ömür boyu... 21 Aralık 2008 Atifet GEZEK |