BEN SÖZÜMÜ TUTTUM
hatırlarmısın ürkek tavşan bakışlı yar...
verdiğimiz sözler zaman aşımına mı ugradı yoksa zamana bizmi yenik düştük, her yıl bugünü aynı saatte burda olacaktık,söz vermiştik birbirimize.. her yılın bu günü bu saate birlikte dogduracaktık güneşi bu kentin üstüne.. ve birlikte el sallayacaktık günün ilk feribotu ardısıra... beşiktaştan üsküdara selam gönderecektik uykulu gözlerle... ve bir simit alacaktık tazecik... taş fırında pişmiş olacaktı.. anadolu kokacaktı.. buram buram susam kokacaktı... bir yanı sen bir yanı ben kokacaktı... hatırlarmısın ürkek tavşan bakışlı yar. hani ayrılırken beni unutma demiştin.. verdigimiz sözü unutma demiştin de.. bende zamansız ve mekansız sevgilimsin sen benim demiştim.. bak işte ben burdayım.. sensiz geçen bir gecenin sonunda.. birlikte simit aldıgımız simitçiye gittim... yer aynı yerdi ama o ihtiyar simitçi yoktu.. çırakları da o eski taş fırını yıkmışlar.. elektrikte pişiriyolar artık simidi.. zaten senden sonra hiçbir şeyin o eski tadı kalmadı.. ihtiyar simitçinin yorgun gözleri geldi gözümün önüne... nede övünçle anlatmıştı bu fırını ben ellerimle yaptım o yüzden bukadar güzel simitlerim diye.. bak işte oda yok artık.. o da senin gibi haber vermeden ansızın çekip gitmişti bu dünyadan.. işte o yüzden ürkek tavşan bakışlı yar.. artık güneş eskisi gibi dogmuyor bu kentin üstüne.. ve şavkı vurmuyor artık göz bebeklerimden yüregime.. |
vay be ahmet kardeş insan derinlere neler gömüyor bakarmısın.