BahçıvanBen sevda gemisine bindiğim günden beri, Sözüm eyvahla başlar, sohbetim şivan benim, Ve hasretin bağında, mahzun olmuş gülleri, Ağıtlarla arayan bahtsız bahçıvan benim. Ne bir kez sitem ettim ne de aha sarıldım, Ne isyana meyledip ne günaha sarıldım, Tan yeri ağarmayan bir sabaha sarıldım, Böyle yazmış yazımı o yüce divan benim. Ulvi bir meseledir, sorgularım ve ahım, Yoksa sitem etmez mi, taşıdığım ervahım, Daldıkça deryalara, umman oldu dergâhım, Menzilini şaşırmış, nar gibi havan benim, Hayretle bakıyorum, yaşadığım her güne, Benim dediğim mekân gebeymiş oysa düne, Meğer nasıl kanmışım, verilen çıplak üne, Sırra kalem basarak, yok olan civan benim. Şol kâinat içinde, zerreye muhtaç kulum, Cürümüm; fani beden, sona gidecek yolum, Bir karanlık çukurda, sarılmış sağım solum, Sorulan her suale, cevabım yavan benim. Firgatliyim ömrümü, döküp harman eyledim, Zaman denen hortuma, verip kurban eyledim. Çaresizlik içinde, daldım seyran eyledim, Ne peteğim ne arı, sahipsiz kovan benim. Âşık firgatli. Erdal EBEM 12.11.2008 |