-Başlıksız-
Kayboldum şiirlerin puslu mavisinde.
Kelimelerin anlamını yitirdiği vakit Bir liman aradım, sığındım bir deniz fenerine, Bilmezdim ana kucağı kadar sıcak olacağını şarkıların, Ayrılık okuyla vurulmadan önce Duygular hep kızgın, hep kırgın, hep sitemkar… Biliyorum, bendim sebebi; kırmıştım onların da kalbini. Cesaretim olmadı özür dilemeye Siper ettim kendimi ama yetmedi Ufaldı, ufalandı gardım Dayanamadı hırçın dalgalara Direnemedi yağmur yüklü bulutlara Artık çekip gitmenin günü gelmişti zamandan Sıkışıp kaldım akreple yelkovan arasına Boğuldum senin hasretin ve kendi çaresizliğimde. Bitmedi acım, dağladı her atışta bedenimi Sol göğsümüm altında yatan tek nüsha yasak mayın Terk etmedi sevdan beni Diye diye inledi. Gölge olan adım adım peşimde Her ayak sesi senindi Her hayalimin baş kahramanı sen Her telefon açan, her kapıyı çalan Yine sen, yine sen ,yine sen Adımlar yaklaştı, inlemeler çığlık oldu ,sağır etti bedenimi O vakit anladım kaybettiğimi sesimi,beynimi, fikrimi, her şeyimi “Bu ruh sana mecbur” dedim ama çok geçti. ekmeği artık tuza banıp yemenin zamanı gelmişti Bir sevdanın daha kanına girmişti Hain akrep, kindar yelkovan Aramızda yüzyıllık yolar… Sen hep yanı başımda ama bir o kadar uzak,bir o kadar dokunulmaz Hasretinden yarınları eskittim dünyanın en siyah beyaz yeşilçam filminde Kalbimdeki prangalarla birlikte eskiyen sevdamı Dinmeyen gözyaşımla karıp Doldurdum kızıl şarap testilerine Her sana susadığımda yudumlamak üzre. Deniz Zühre ÇOLAKOĞLU |