SON DURAK, KARA TOPRAK
Nasılda sevmişti kadınını öyle,
Engin denizler kudursa da, Yıkamazdı sevda gemisini yüreğinde, Her sabah beklemişti onu, En sevdiği çiçekler elinde, Cesaretsizliğinden elinde kurudu, İnançlı kadındı hani, Duaları düşürmezdi dilinden, Aşığının farkında bile değildi, Gözlerini perdeleyen geçmişi yüzünden, Tevekkülü bırakmazdı kalemi, Bal damlardı dilinden, Kimseye göstermedi ihanetlerini, Maskesini düşürmezken yüzünden, Bakardı ama göremezdi. Kendisini dileyen adamı geceden, Hiç görmedi. Güneş altın bir tepsi gibi, Atıldı hayatın üstüne, Yazmaktan nasır tutmuş elleri, Adam hasret sevmelere, Yazdı yine kadınının şiirini, Sarı odalarda hüzün hapsinde, Defalarca söyledi ismini, Belli mi olur ses verirdi sesine, Uzun uzun dinledi sessizliği, Çağladı adam yalnızlığına, Aşkı ıslattı uykusuz gözleri. Bir mektuptu yıllar sonra bulduğu, Kapının eşiğine sıkışıp kalan, Hayat değişirken bulundu, Gözyaşlarıyla sevdaya yazılan, Kadın aradı onu, Sordu kimsesiz sokaklardan, Geceler boyu, Ve bir çocuk gösterdi ona, Yıllar sonra aşkı buldu, Aradığının adresini, Görünce başucunda durdu, Pişmanlıklara boğuldu yüreği, Böyle olmamalıydı sevdanın sonu, Bu değildi aşkı yaşamak, Kucaklamaları gerekirken mutluluğu, Olmamalıydı son durak, kara toprak... BAKİ EVKARALI |