Alp götüren bir zaman dilimineYar… Gözlerimden Yaş boşalıyordu Oysaki bu konuda Pek alışkanlığım yoktu Halin fakirliğinde, kalbin Sevgiye hasret iklimiyle nefesleniyordum Yapraksız Bir dal misaliydim Şevksizliğe gark olan Hicranı abideydim Ne gülmeyi bilirdim ve ne de Tebessüm için yüreğimi hasredendim Bilmek için Erdemden azadeydim Düşünmek için bilmeyi, İdrakle hissetmeyi özümseyemezdim Hoyratlığın kadrindeydi takatsiz Nefesim ve çok fakirdi bildiklerim Tekâmül Adına, sevda babında Aşksız kurak ayazlarda, Poyrazın hırçınlığında Kan çanağına dönen gözler Ve hissiz nefesler lahuti şiirler dinler Alp götüren Bir zaman dilimine Sezai Karakoç’un şiirini Dinliyorum yüreğin burkulduğunu, Boğazın kuruduğunu, gözler boşalınca hissettim Şiir adına Her ne yazılsa az Dedim. Sarsılan hislerimle Titremeye başladı tüm bedenim Ben ne kadar sefilim, kalbi Hissedişleri ben nereden bilirim dedim Avuçladığım Toprağı öylece sıktım Ve gözlerimden akan yaşlarla Onu nemlendirdim kokusunu içime Çektim ve iklimlerin seren camına kilitlendim Hissetmek Adına kalbi olmak dedim Ruhun insicamından uzaklığımı Bir bir gözden geçirdim Hilkatin muvacehesince, aklın Mücerretliğinde nefsimi güncellemiştim Hasreti Ve özlemi yeniden anladım Sevda adına yanmayı, Aşk babında kanmayı tanımladım Ötelerin hazzıyla, vuslatın kalan Sayfalarında, gül kokusuna yaslandım Çaresizliğimle El açıp yakardım Nefesin kalanlarıyla, Ömrün devranında hardım Tek başıma kala kaldım, arkama Dahi bakmadan suskunluğa uzanmıştım Mustafa Cilasun |
Naif yorumlarınız için,
Çok teşekkürler ediyorum.
Hasseten gül perisinin hali güzelliğine niyaz ediyorum,
Çok değerli nefeslerini hasrettiği için minnet borçluyum... Hürmetlerimle efendim...