-/////- SEN GÜL NİHAL -/////-
( Sayın Nihal Mirdoğan’ın Gözyaşı’nın şiirine yazdığı nazire’ye Nazire olarak yazılmıştır)..Nazire’ye,nazire olmaz amma yazınca oluya demekki.....
Bir şair ağlıyor İç çeke,çeke Umudu yok belli onun yarından Bir şair ağlıyor iç çeke,çeke Gülnihal, Boynunu büktü harından “Hüzün şairesi”,Ey gül fidanı Sen, O Vatan Kokan kaleminle İster Papirüs üstüne İster taşlara, mumlu levhalara Ya da kağıda Nereye istersen oraya yaz İstersen mum ışığında İster gaz lambası altında Gurur duyduğun kaleminle Sen hep yaz Hep yaz emi “Gülnihal” Şair yüreği işte Yufka kadar ince İpeksi kumaş gibi yumuşak Kar taneleri yakında düşecek bahçeme Beyaza boyayacak büyük ressam yeryüzünü Ağaçlar, dağlar, Görünen her şey gelinlik giyecek O şairliğe başlayan serçe yavrusu konacak Pencereme Donmadan, almalıyım içeri Sonra Düşler kuracağız birlikte, Yarınlar için Benim ülkemde Çocuklar ağlamayacak Her günleri bayram sevinciyle dolacak Sokaklarda tiner çeken çocuklar Mendil sattırılan, dilendirilen çocuklar Sıcak huzur dolu yuvalarda yaşayacak çocukluğunu Gardiyan gibi bakıcılar olmayacak, Başlarında Mustafa Kemal bakışlı olacak her biri Yüreğinde Vatan sevgisi …..ve Başarıları bayraklaşacak, dünlere inat Bir şair ağlıyor İç çeke, çeke Dil susunca, kalem yazmaz halini Bir şair ağlıyor iç çeke, çeke Düşünür, Vatanın istikbalini Zakkum çiçeğini ben çok severim İki renkte açar Biri KIRMIZI, diğeri BEYAZ Bayrağımın renkleri Evimin önünde de var ya, bu yüzden Severmiyim ? diye soruyor amma “Hüznün şairesi” de sever, zakkumu Ben sevdim diye Hani sen hep yazıyorsun ya Bir şiirimde şöyle demiştim diye Bende diyorum ki… Sen hüzünlere rastlama emi Gülücükler sarsın dört bir yanını Sen hep gül Sen gül “NİHAL” Sen “GÜLNİHAL” Sadık Dağdeviren Aşık Lüzumsuz |
Rast geldim hüzne şair
şiirler yüzüme yüzüme çarptı
az çok sitemler gördüm
yüreğimden büyük, hicran ve elemler ördüm
o, ara sokaklarda bile taşlar oynamıştı şair
bu muammayı çözemedim
arzular yarı yolda kurudu
hâlâ lügatımda sözcükler beni bekliyor
biliyor musun
bugün serçe yavrusu geldi yanıma
şiir... yazmaya soyunuyor şair
gaz lambası altında
bir papirüs üstüne ...
taşlara,mumlu levhalara...
küçük bir oyun oyanamalıyım
şiirim sevinsin değil mi?
ülkeden ülkeye bir başka gezinsin
tutsaklığım sevi'mi kesmesin
esen fırtınaları birkaç sözcüğe katmalıyım
seslenmesin
dil, öğrenmeye başladı şair
kuşun kanatları kalın değilmiş diyebilir miyim
ah diyorum...zakum çiçeğini sevebilir miyim?
renkleri su gibi takvimlerime akabilir mi?
yol üstündeki mezarlıkları düşünmemeliyim değil mi?
gece ve gündüz türkü söylemeli
mezarlık çiçeğini, fesleğen kokusu gibi beynime işlemeli
ve
benim ülkemdeki çocuklar da hissetmeli...
işte sorun bu şair
yine çocuklar
her hikâyemde ağlıyor
sevi diyorsun
lâkin bir damla yaş
bazen
bir volkan gibi patlıyor
minettarım kalemime
bir adam ölüyor
hâlâ nehirler akıyor
ağaçlar yeşeriyor
hani dedim ya
gerisi...ve'saire ve'saire
ben hüzün şairiyim,şair
ben Nihâlim,gül fidanıyım
mevsimi gelince,bir yara gibi kanarım
yok yok...minettarım kalemime
kuşların karanlıktan korktuğunu hissediyor
bir kerecik sevi'ye kalemim direniyor şair
bir şiirimde demiştim ya
"ne zaman bu kamer, bu kırmızı gül
titreyen bu sema kendine gelirse"...
işte sorun bu şair
gerisi ve'saire ve'saire
Nihal Mirdoğan
Merhaba dostum,çok geç kalmışım özür dilerim...İşte Gülnihâl bu şair...
sevgilerimle.
Nihal Mirdoğan tarafından 12/4/2008 3:09:46 PM zamanında düzenlenmiştir.