-Başlıksız-
Ben yıkılıyorum
Sen düşerken... Şehrin yumrukları sıkılıyor... Her darbede sendeleyiş Her tekmede debeleniş... Canımıza okunuyor biliyorum... Her sayfamızda umut vardı oysa Taze çimen kokulu hatırlıyorum... Kelebek kanatlı sevi vardı... Başlangıçları kutsayan elvan yansımalı kıpırtılar... Avizelenirdi gökyüzü Altın meyvalar çırpardı sepetimize... Bayram olurdu Gözümüze gönlümüze... -ne oldu bize- Gece siyah burkasına büründü... Islandı kağıttan kayığımız Gerçekler göründü... -Ey şehir! senin dişlerin niye kocaman? Daha sıkı öğütebilmek için mi direncimizi... Sevincimize dolanan dost kollar gibiydi sokakların Ne yaptın sevincimizi?... Ben takılıyorum dikenli tellerine surların sen düşerken... Düş kulemiz yıkılıyor... |
Koskoca dişleri olan şehirlerde yarım yamalak direnmelerimize bir avizenin saçtığı parlaklığı getiren bu şiire ve şairine merhaba!