BELİT
Bir yaz hikâyesi, demlice anlatılan
Çardağına tahassür, yırtık bir salkım dalı, Yurduna yağacak her damlanın duacısı, Katillerini bağrına basan bir milletin garip yoksulluk sancıları Kulaktan dolma bir efsane olsa gerek, Tükürdüğünü yalayan, bir sürecin haklılığı. Bence ve geniş bir kesimce, Senaryosuna sadık yönetmenler ve yönetmeyi sevenler, Aşk şarkıları söylerken bayılmış, Ne zaman bir oyuncu görse Galeyana geliyor köz üstendeki unutulmuş töreler Ölüm dediğin nedir ki? Halkına acılar çektiren gamsız bir keder mi? Ya da yazdığını unutan, ama altında hep bir imzası bulunan Çaresiz benlikler mi? Bir kez tabutuna gün ışığı girmiş, Yavaş yavaş çekiliyor kanı Veyahut tarihte unutulmuş bir İtalyan kızının Yeniçeri aşkı... İkilemde kaybolmuş kişilik arayışlarının son demleri Yüzyılın hikâyesi, diye geçerken sahipsiz mazbatalara, Böbürlenmek ustalık olsa gerek Böyle bir köşe kapmacada... |