2
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
187
Okunma

Irmaklar dolusu aktım, dağlardan süzülerek;
taş köprülerden geçerek
uzandım sana doğru.
Yaylalar dumanıyla bir türkü tutturmuş;
kuzuların
anneleriyle
öğleden sonra buluşma vakti.
Köyler ne çabuk silmiş maziyi…
Rahmetli dedemin
hâlâ duyuyorum ayak sesini.
Eskiyi,
daha çok eskiyi özlüyor insan.
Bulutlarla
gözyaşımın
buluşma vakti…
Mısır koçanı, yeşilin şanlı direnişi gibi;
Fındık dallarında hoyrat bir başak,
doruklarında dağların
mevsimsiz bir özleyiş.
Hava güneşli;
sakallarımda ağarmış hikâyelerin kalıntıları var.
Daha dün gibi
yaşanmışlıklar.
Eski evlerde bir bekleyiş;
sesimiz
sessiz…
Ve yaşamak,
bir çakmağın ateşiyle
ısınmak gibi.
5.0
100% (4)