Hatıralar -4
Hatıralar -4
Düşündüm iz dolu güzel mazimi Çocukluk günlerim geldi aklıma Yazmasam kaybolur gördüklerimi Hiç de boş değilmiş vardım farkına Zengin değil idik memurdu babam; “İki oda bir de daracık sofam, Çocuklarım için gailem, çabam..” Kendi evi girmiş gönül tahtına.. Belki hayalinde yoktu büyük ev Her zaman söylerdi yaşamayı sev Gururu, ak alnı, dik başlı bir dev Ev bir barınaktı, yalan dünyada İmamlık yaptığı o köyün halkı Bir ev yapmak için verince aklı İkiyüzyetmişbeş metrede saklı Hayat temelini kazmış toprağa Önünde bir küçük bahçesi vardı Kuyumuzdan billur bir su akardı Bahçemize anam iyi bakardı Her sabah ezanla girerdi suya Toprağa bağlıydı ıslah eylemek Her bahar bahçeyi kazıp bellemek Sinema bileti cebinde demek Anam harçlıkları derdi babama Her şey yetişirdi, küçük bahçede Taze yumurtamız vardı kümeste Domates, patlıcan, biber ve nane Konserve, kurutma hazırdı kışa.. Okuldan gelince hiç beklemeden Bahçeye dalardım bölüp ekmekten Soğanın cücüğü en has yemekten Güzel görünürdü o anda bana Anam biberlere giderdi önce Domates keserdi, inceden ince Kümesten yumurta, biraz narince Pişirmeye hazır, kulplu tavada.. Kendi uyuttuğu yoğurdu açar İstersem çabucak ayranı yapar Salatalık taze hararet keser Çok zevkli olurdu karın doyurma Elmanın üç çeşit ağacı vardı Akdut ağacına o bahçe dardı Ceviz nasıl böyle bahçeyi sardı Kayısı hazırdı hep kurutmaya Hele kocamanca bir kiraz vardı Her mevsimde vişne kurur, kaynardı Erikler çok güzel, suyu damlardı Selam söyler iğde karşıki çam’a Kuyunun yanında eski bir asma Yaprağın verirdi dosta-düşmana Üzümler karaydı, meyvesi hasta Dibinde ısırgan, çilek ve roka.. Badem ağacını unutuyordum Dibinde gülleri ben buduyordum Hercai menekşe, lale bulurdum Kokardı leylaklar gün batımınca Birde köpeğimiz var idi “Topak” Bende hastalıktı onla oynamak Gördü mü kediyi zordu kurtulmak Kuyruğu sallardı, hoş havlamayla.. Bahçenin altında akardı dere Kömürlük büyüktü odun, kömüre Hemi de kilerdi, eski sedire Ekmek açan anam geldi aklıma Evin arkasını rahmetli dedem Taş duvardan ördü hiç düşünmeden Odalar briket birkaç bölmeden Kiremit kapladı bütün çatıya Üç ara bir hol derler ya hani Mutfak, banyo içte daire yani WC dışlardaydı, değildi mani Kitapla doluydu yattığım odam Uzaklarda idi biraz bakkallar Evlere ne lazım her şey satarlar Veresiye diye hesap açarlar Bu ay veremezsen gelecek aya Her ne alır isek taksite bağlar Böyle yaşanırdı bizde hayatlar Her aybaşlarında ince hesaplar Hesabı şaşıran kalırdı yaya Her Pazar sabahı kalkıp erkenden Anam derdi haydi hiç üşenmeden Koşuver fırına çay demlenmeden Mis gibi sıcacık ekmek sofraya.. Fırın biraz değil, epey uzaktı Maksat ekmekleri soğutmamaktı Nefsim her ekmeğin tadına baktı Gönül ister iken, eller torbaya.. O mis gibi koku bayardı beni Adımlar sıklaşır yorardı beni Sofranın hayali çekerdi beni Eksilir adımlar, bir bir saymaya Okulumuz bile uzaktaydı çok Otobüs ve dolmuş hiçbirisi yok Kışın üşüyünce eli cebe sok Kitaplar muhtaçtı bezden çantaya Yazın zevk olurdu okulu asmak Trene binip de uzağa kaçmak Yılsonu olunca sınıfta kalmak Umudu bırakmak gelecek yıla Köye gider idik tatil olunca Sıcaklar bastırıp tere batınca Yıldıza bakardık “kaş” ta yatınca Göz kırpardık bize gülünce aya Kuzular güderdik dağ başlarında Türküler söylerdik dağ başlarında Soğuk su içerdik dağ başlarında Yanınca dalardık buz gibi çaya Her akşam yemeği büyükçe kaptan Tahta kaşıklarla, mis tarhanadan Yedikçe lezzeti tat bazlamadan Yemeğin üstünde, banarak suya.. 18.09.2008 Necati ŞİMŞEK Ankara |
Tahta kaşıklarla, mis tarhanadan
Yedikçe lezzeti tat bazlamadan
Yemeğin üstünde, banarak suya..
============================
Bir yaşamın uzun bir hikayesi ..
Çok güzeldi satırlar ..
Tebrikler ..