1
Yorum
5
Beğeni
3,5
Puan
165
Okunma
Düşmek için mevsimini bekleyen yaprağın hikâyesi gibi,
Bir iç çekişte hayallerin çarmıha gerildiği,
Şehirler ve insanlar hep mi yalnız düşer?
Bir akşam, bir sabah hep aynı döngüde,
Siyahını giymişken sessizliğin içinde kaybolmuş,
Yılların içinde kılıcını çekip bekleyen umut gibi,
Orada bir çare düşüp gökyüzüne bakan
Harabe evler gibi,
İçinde koşan çocukların hatrına
Yenilmemiş duruyor ayakta.
Bir masal değil; bu çağ antikası çoktan yitivermiş.
Hatıraya hıyanet,
Zamana cinayet
Ve yağmura ateş…
Kalbe ziyan düşmüş.
Kim bilir neredeler şimdi?
Yenilmiş elleriyle nasırlı bir gülüşün
Hissizliğinde kaybolmuş.
Renklerde bulanıklaşıyor; mavi desem sarı zaman yolcusu.
Tutarsız düşüncelerin sığındığı bir kale oluyor hisler;
Sessizliğin ve yalnızlığın içinde
Kalabalıklaşıyor kelimeler.
Bir o kadar da yorgun ve mahzun.
Gün doğacak belki ama biz artık olmayacağız.
5.0
50% (1)
2.0
50% (1)