-Başlıksız-
Hüzn kokan gecenin isi sinmiş üstüne
Gözlerin buğulu sesin donuk Tenin morarmış, ellerin titrek Ne oluyor diyorum manasız bir bakış.. Ve ardından yere düşen bedenin Tutuyorum seni kaldırıyorum Dokunmak istiyorum ruhuna ama … Ama sadece istemekle kalıyorum ruhun çoktan.. Sonra ortalığı kokunun en keskini en kötüsü sarıyor Bu muydu Allah’ım o mis kokan vucud! Dayanamıyorum gözlerimikapatıyorum. Kendimden geçiyorum ve o an diliyorum ölmeyi.. Sala’n okunuyor sevdiğim… Musallata taşı ve son’un yolcuğu artık senin için.. Beyazlar sana ne kadar da yakışmış Ancak aldığımız gelinlikte bu kadar güzel olurdu! Gelin mi oldun yoksa,kimin gelini? Be vefasız hani benim olacaktın!... Çok acayip dünya çook Ne planlar yapmıştık Yaza evlenip yuva kuracaktık İstanbul’un en uzak semtinde En büyük evin tutup Bahçesinde kitap okuyacaktık Çocuklarımızı bu bahçeye güvenle bırakacaktık Olmayacaktı bahçemizde yalan dolan Olmayacaktı haksızlık, Haksızlık! Ah olmayacaktı ne haram ne sağlıksız bir şey Olmayacaktı olmayacaktı birçoook şey olmayacaktı Ama hepsi var SEN yoksun şimdi! Yoklar var olup,var’ımı yok ettiler. Sen olmayınca da olmasındı var,olmasındı yok Kara gözlerinde kaybolduğummm Sen olmayınca hiçbir şey’in manası kalmadı Kelimeler boş, sözcükler gereksiz, sesler sadece cızırtı Neyleyim ki o güzel kara gözlerine toprak dolduktan sonra Kendimi, insanları, dünya’yı… Gayrı lal olur konuşmaz dilim Her şey bilinmeze gider Ben’de burada biter. Ezel kadar uzakta olsan Ebed kadar yakınsın Leyla’m... |