Siyah Al GülAğlıyordu siyah al gül, Acaba ne derdi vardı. Vardım yanına, Neyin var, Niye ağlıyorsun? Dedim, Hafiften boynunu büktü, Galiba soluyorum dedi. Gözyaşları damlıyordu, Ya kirpikleri, Onlarda, Birer ok gibi saplanıyordu kalbime, Siyah al gülü böyle görünce karşımda, Titredi bedenim. Çaresiz kaldım, Sanki dünyam yıkılmıştı. Ya siyah al gül solarsa! Kolum kanadım tutmaz olmuştu. Dokunamadım siyah al güle, Ellerimde solar diye. Bir of çektim gül bahçelerine, İmdadıma koştular tüm güller! Kokularını saçtılar, Siyah al güle ağladılar, Feryatları tüm bahçeyi inletiyordu, Siyah al gül boynunu bükmüştü, Döndü bana, Sanki sarıl boynuma diyordu, Ben yaşlarına baktıkça, Kollarım yanıma düşmüştü, Bir ölüden farksızdım. Başladım dua etmeye, Arada bir gün geçmişti ki siyah al gül, Düzelmiş ve yaprakları güne merhaba diyordu. Artık siyah al gül eskisi gibi, Güne kokusunu saçarak, Her şeye ve herkese hayat vermeye devam etti. |