0
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
52
Okunma
Bırakıp gittiğin o günden beri
her şey yarım kaldı,
her sabahın anlamı eksik,
her gece bir uçurum gibi sessiz.
Kapılar ardına kadar açık,
ama hiçbir yerden sen girmiyorsun.
Bir bardak suyun sesi bile
artık seni hatırlatıyor bana.
Yalnızlığın soğuk eli
yüreğimin en derin yerine dokunuyor.
Bir zamanlar nefesimdi sesin,
şimdi en derin suskunluğum.
Gülüşün bir anı,
bir ceza gibi çalınıyor zihnimde.
Kalbim hâlâ senin bıraktığın yerde atıyor
eksik, yarım, dağınık.
Yollarda yürürken adımlarım sende kalıyor,
her gölge seni andırıyor,
her rüzgârda bir “geri dön” sesi duyuyorum.
Ama sen duymuyorsun…
Sen, çoktan başka bir zamana karıştın,
ben ise hâlâ o günün akşamındayım.
Yastığımda yerin belli,
gözlerimde karanlık bir umut.
Her sabah adını anmakla başlıyorum güne,
her gece seni unutmamakla bitiriyorum.
Sana dair her şey
bir ceza gibi kutsal,
bir dua gibi acı.
Yüreğim yoruldu,
ruhum küskün,
mecalim kalmadı bu sessizliğe.
Ama yine de seviyorum seni,
bütün gidişlerine rağmen…
Bütün yokluğuna,
bütün suskunluğuna rağmen.
Çünkü ben,
hem alıştım sana,
hem kaybettim kendimi sende.
Ve sen,
yaşarken öldürdüğün
Ozan Güner’in içindesin hâlâ.
Bırakıp gittiğin o günden beri
hiçbir şey aynı değil.
Ne gökyüzü,
ne toprak,
ne de ben.
Ozan Güner Kaymak
Amsterdam 04.11.2025
5.0
100% (1)